Dinamik ve planlı
Sephora Türkiye Genel Müdürü Sinem Saraçer Turanlı, görevdeki bir yılını tamamlamak üzere. 20 yıldır kozmetik sektöründe profesyonel hayatını sürdüren Turanlı, bir yandan rekabetin yoğun olduğu bir alanda şirketin yeni hedeflerine ulaşmasına liderlik etse de diğer yandan ailesine, spora, seyahate ve sağlıklı yaşama da dolu dolu zaman ayıran bir iş insanı. Seyahat en büyük tutkusu. Bazı seyahat planlarını eşiyle beraber spontane yaparken bazı planlarını ise arkadaşlarını dahil ettiği geniş bir çerçevede organize ediyor. Spora olan ilgisine ailesini de dahil eden Turanlı, eşiyle mayıs ortasından eylül sonuna kadarki dönemi tenis oynayarak geçiriyor, büyük kızıyla voleybol filesinde ter atıyor. İki kız annesi olan Turanlı, kızlarıyla kaliteli vakit geçirmek için de her zaman yeni yollar buluyor. Bugünlerde ise çiçeklere duyduğu ilgiyi kızlarıyla birlikte bir arkadaşının çiçek atölyesinde buketler hazırlayarak büyütüyor. Güzellik ve cilt bakımı konusunda ise kızlarının üzerinden elini hiç eksik etmiyor. Turanlı, mutfakla arası çok iyi olmasa da kızlarıyla mutfağa girerek farklı tarifler denemekten çok büyük keyif aldığını ifade ediyor. Bu aralar ailecek sağlıklı yaşam konusuna merak sardıklarını söyleyen Turanlı "Yediğimiz yemek en önemli ilacımızdır" anlayışıyla sağlıklı tarifler denediklerini anlatıyor.
Her şeyin dijitalleştiği günümüzde fiziksel dergi okumanın keyfinden vazgeçmeyen Turanlı, yoğun günlerin ardından bir mum yakıp dergilerine dalarak stres atıyor. Sinem Saraçer Turanlı ile hayata nasıl vakit ayırdığı üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Nasıl bir iş temponuz var? Bu temponun ardından sevdiklerinize nasıl zaman ayırıyorsunuz?
Yoğun bir iş tempom var. Sabah 06.00-06.30 gibi kalkıp yaklaşık 45 dakika ile 1 saat arası spor yapmaya çalışıyorum. Ardından çocuklarımı uyandırıyorum. İki kızım var, biri 13, diğeri 8 yaşında. Onları okula hazırlayıp sonra işe gidiyorum. Genellikle sabah 9'dan akşam 5'e kadar tempolu bir şekilde çalışıyorum. Akşamları da çocukların okul çıkışı ve yemek saatine denk gelecek şekilde evde olmaya özen gösteriyorum. Öğle saatlerinde ise mutlaka sevdiğim insanlarla ya da sektörden tanıdıklarımla bir araya gelip vakit geçirmeye çalışırım. Haftada bir ya da iki gün de eşimle ya da arkadaşlarımızla dışarıda sosyal zaman geçirmeye gayret ederiz. Pazar günleri ise aile günümüz. Hem aile büyüklerimiz hem de çocuklarımızla birlikte uzun süren bir aile yemeğinde bir araya gelmeye çalışırız. Hafta sonları fırsat buldukça sergi gezmeye ve sanata zaman ayırmaya özen gösteriyorum.
Evde nasıl zaman geçiriyorsunuz? Mutfakla aranız nasıl?
Evde geçirdiğim zamanı genellikle sağlıklı tarifler denemeye ayırıyoruz. Ailece biraz wellness merakımız var. "Yediğimiz yemek en önemli ilacımızdır" anlayışıyla hareket ediyoruz. Elbette keyif de önemli ama mümkün olduğunca sağlıklı içerikler oluşturmaya gayret ediyoruz. Çok fazla mutfakla aram olduğunu söyleyemem ama farklı tarifleri kızlarımla birlikte okuyup denemek bize keyif veriyor. Evde yaptığımız dondurmalar, chia pudingler, sebze salataları, pancarlı köfteler gibi kinoalı tarifler listemizin vazgeçilmezlerinden.
İki kızınız var, onlardan biraz bahseder misiniz? Anne-kız beraber neler yapıyorsunuz?
Kızlarımdan biri 13 diğeri 8 yaşında. Onlarla çok güzel zamanlar geçiriyoruz. Genelde her gün mutlaka okuldan sonra günün nasıl geçtiğine dair küçük bir değerlendirme yaparız. Akşamları mutlaka ben yatırırım onları. Yatakta günün yorgunluğunu atarken, kafamızda ne varsa, onların da gün içinde kafalarına takılanları birlikte konuşuruz. Ben 11 sene voleybol oynadım. Büyük kızım da Eczacıbaşı'nda voleybol oynuyor. Hafta sonları, uygun ortam olduğunda birlikte oynamaya çalışıyoruz. Bu da bizim için çok güzel bir ortak aktivite oluyor. Tiyatrolara gitmeye çalışıyoruz. İyi bir sergi olduğunda hafta sonu mutlaka bir iki saatimizi ayırıp birlikte geziyoruz. Mutfakta birlikte vakit geçirmek, tarifler denemek, kitap okumak ve üzerine konuşmak da sevdiğimiz şeylerden. Küçük kızım ise çok yönlü; jimnastik yapıyor, ata biniyor, piyano çalıyor. Çok hareketli bir yapısı var. Onunla da puzzle yapıyoruz, satranç oynuyoruz. Bunlar da birlikte geçirdiğimiz keyifli anlara dahil.
Yoğun iş temposundan sonra zihninizi hangi aktiviteler ile dinlendiriyorsunuz?
Çok yoğun iş günlerinden sonra en sevdiğim şey, özellikle kış aylarında bir mum yakıp sevdiğim dergileri elime almak. Her şeyin dijital olduğu bir dünyada hala basılı dergi okuyabilmeyi seviyorum. Sevdiklerimle sohbet etmek de beni çok mutlu ediyor. İlkokul döneminden bu yana hayatımda var olan insanları elimden geldiğince hayatımda tutmaya gayret ediyorum. Bazen birkaç ayda bir bile olsa mutlaka bir araya gelmek için bir yol buluyoruz. Herkesin yoğun temposunda biraz durup hal hatır sorabilmek, birlikte vakit geçirmek hepimize iyi geliyor. Sonra çiçeklerle ilgilenmek beni çok rahatlatıyor. Aynı zamanda eşimle birlikte kısa kısa seyahatler yapmayı çok seviyoruz. Genelde çocukları uzun süre bırakmamaya çalışıyoruz. O yüzden bunlar bir-iki gece, en fazla üç gece süren kaçamaklar oluyor. Bu seyahatleri çoğunlukla eşimin ya da benim iş seyahatlerinin ucuna ekliyoruz. Yakın Avrupa şehirlerine yaptığımız bu küçük kaçamaklar; dinlenmek, gündelik hayatın temposundan biraz uzaklaşmak, yeni yerler görmek ve bir şeyler öğrenmek için bize çok iyi geliyor. Böyle anlarda hem keyifli vakit geçiriyoruz hem de yeniden enerji topluyoruz.
Çiçeklerden bahsettiniz, nasıl bir ilginiz var çiçeklere karşı?
En büyük tutkularımdan biri çiçekler... Evime her hafta sonu mutlaka taze buketler aldığım bir yer var. Oranın sahibi arkadaşım bir gün beni atölyeye davet edince o güne kadar hep hazır aldığım buketleri kendi ellerimle hazırlama şansım oldu. Ve bayıldım! Hatta kızlarımı da aktivite için götürdüm. Artık her sezon mutlaka o sezonun buketini ellerimle yapmak ve yeni çiçekler tanımak için gideceğim. Bu hem zihnimi boşaltıyor hem de sonunda ortaya çiçeklerle bezeli bir sanat eseri çıkıyor.
Her fırsatta seyahat eden biri olarak seyahatlerinizi nasıl organize ediyorsunuz?
Seyahat etmeyi çok seviyoruz. Ailece hepimiz için vazgeçilmez bir keyif. Özellikle çocuklarımıza yeni yerler göstermekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bizim için üç tip seyahat var diyebilirim. Birincisi, yılda bir mutlaka yeni bir yer keşfettiğimiz, kızlarımızla birlikte çıktığımız uzun süreli tatiller. Bunlar genellikle daha uzak lokasyonlar oluyor ve ailece yeni kültürlerle tanıştığımız, ilk defa gittiğimiz yerleri kapsıyor. İkincisi, eşimle hafta sonları yaptığımız kısa kaçamaklar. Daha önce gittiğimiz ama tekrar tekrar görmekten keyif aldığımız şehirler... Genellikle İtalya, Fransa, İspanya gibi kültürü ve mutfağıyla bizi çeken yerler oluyor. Yunanistan mutlaka kısa kısa kaçabildiğimiz yerler arasında. Bu tür seyahatlerde sergiler, farklı şovlar ya da özlediğimiz restoranlar için yola çıkıyoruz. Hem bildiğimiz hem de tekrar deneyimlemekten keyif aldığımız bir atmosfer yaratıyor. Üçüncü tip ise arkadaşlarımız ve onların çocuklarıyla birlikte yaptığımız seyahatler. Genellikle yaz tatilleri ya da kışın kayak tatilleri oluyor bunlar. Kalabalık gruplarla gidiyoruz; çoğu zaman 3-4 çift ve çocuklarla birlikte büyük bir ekip oluyoruz. Bu tatillerde çok güzel anılar biriktiriyoruz. Hatta bazı yerlere üst üste 2-3 yıl boyunca gittiğimiz bile oluyor. Yaz tatilleri genellikle Çeşme ağırlıklı geçiyor. Bazen bir ev kiralıyoruz, bazen otelde kalıyoruz. 10 gün ya da 2 haftalık bir süre ayırıyoruz. Kışın ise genelde Avrupa'da bir kayak merkezine gidiyoruz. Okulların sömestr tatiline denk gelen dönemleri tercih ediyoruz ve mutlaka bir haftamızı bu seyahate ayırıyoruz.
Bu yılki güzergahınızda hangi ülkeler/şehirler var?
Bu sene seyahat planlarımız arasında Japonya var. Henüz netleştirmediğimiz ama görmek istediğimiz yerler arasında Brezilya ve Arjantin de bulunuyor. Bu seyahatler biraz daha planlı ve kapsamlı olacak gibi görünüyor. Bunun dışında, her zamanki gibi Avrupa'ya yapmayı düşündüğümüz ufak tefek kaçamaklar da var. Özellikle İtalya'da Amalfi kıyılarını çocuklara göstermek istiyoruz. Her yıl, yılbaşı ya da Christmas döneminde mutlaka Avrupa'da bir şehirde oluyoruz. Genellikle Londra ya da Paris tercih ettiğimiz destinasyonlar arasında yer alıyor.
Sporun hayatınızda nasıl bir yeri var?
Daha önce de söylediğim gibi geçtiğimiz dönemde 12 sene voleybol oynadım. Sporla her zaman aram çok iyi oldu. Özellikle çocuklarımdan sonra da mutlaka haftada iki gün yürüyüş yapıyorum. Pilates ve yaklaşık 20 dakikalık kendi belirlediğim mat ve lastik hareketlerinden oluşan bir rutinim var. Zinde kalabilmek için bu disiplini kendi kendime korumaya çalışıyorum. Özel bir eğitmenle çalışmak yoğun ajandam içinde pek mümkün olmuyor; daha önce birkaç kez denedim ama hep iptallerle sonuçlandı. Bu yüzden sabah yürüyüşünün ardından, esnemeyle birlikte kendi programımı uyguluyorum. Hafta sonları büyük kızımla bazen birlikte voleybol oynuyoruz. Eşimle tenis oynuyoruz. O da genelde mayıs ortası gibi başlayıp eylül sonuna kadar sürüyor. Açık hava kortlarında tenis oynayarak gün sonunda rahatlıyoruz.
Kendi kişisel bakımınız ve güzelliğiniz için nelere dikkat ediyorsunuz?
Öncelikle yediklerime ve içtiklerime çok dikkat ederim. Mutlaka sağlıklı sıvılar, meyve suları, sebze suları tüketmeye çalışıyorum. Bol su içmeye çalışıyorum. Günde 2 litreye yaklaşmaya çalışıyorum. Mutlaka yüzümü gün sonunda yıkarım. Çok yoğun bir günde bile cilt temizliğine önem veririm. Üzerine iyi bir serum, iyi bir krem, göz çevresi için mutlaka kremim olur. Akşam yatarken daha yoğun nem maskeleri, çizgileri de nemle pürüzsüzleştirecek maskeler uyguluyorum. Gündüz sokağa çıkarken güneş kremi kullanırım çünkü bir numaralı yaşlandırıcı etki maalesef güneş. Bu yüzden yaz-kış kendimizi buradan korumamız gerektiğini düşünüyorum. Haftalık C vitamini maskelerim var, onları uygulamaya çalışıyorum. Genelde 6 ayda bir denk geliyor ama cilt bakımı yaptırmaya çalışıyorum. Siyah nokta temizliği, buhar gibi biraz daha profesyonel işlemleri hastanelerin dermatolog ofislerinde yaptırmaya özen gösteriyorum.
Çiçek atölyesine katılan ve çiçek buketlerini kendi elleriyle hazırlayan Turanlı, kızlarını da bu aktiviteye götürdüğünü söylüyor.
Çok yoğun iş günlerinden sonra en sevdiğim şey, özellikle kış aylarında bir mum yakıp sevdiğim dergileri elime almak.
KISA KISA
Mükemmel bir günü hangi kelime ile tanımlarsınız: Keyif
Şimdiye kadar okuyup da unutamadığınız bir kitap: Elif Şafak, Aşk
Konfor alanınızda hissettiren bir film/dizi: Sex and the City
İstanbul'da en huzurlu mekan: Backyard ve/veya evim.
Türkiye'de en sevdiğiniz şehir: İstanbul
Yurt dışında en sevdiğiniz şehir: Paris
Çocukken en sevdiğiniz yemek: Mantı
Deniz tatili mi kültür tatili mi: Kültür tatili
Çay mı kahve mi: Kahve
Gece yolculuğu mu gündüz yolculuğu mu: Gündüz
Yaz sporları mı kış sporları mı: Kış sporları, ailece yapılan kayak tatilleri eşsiz.