Akkuyu’da gelecek yükseliyor


Türkiye’nin en büyük doğrudan yatırım projelerinden biri olan Mersin’deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali, sadece enerji üretimiyle değil, yüksek teknoloji yatırımları ve yerelleşme stratejileriyle de dikkat çekiyor. AKKUYU NGS’Yİ “Ömrüm boyunca hatırlamakla kalmayaCAk, aynı zamanda içinde yer almaktan gurur duyacağım bir proje” Sözleriyle anlatan Rusatom Energy InternatIonal (REIN) Genel Müdürü Anton Dedusenko ile mega projenin etkisini konuştuk. Mustafa Orhun Çetin
Rusya ile yapılan anlaşma çerçevesinde Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olma özelliğini taşıyan Akkuyu NGS Projesi, yalnızca devasa bir enerji yatırımı değil; aynı zamanda uluslararası iş birlikleri, teknoloji transferi ve stratejik ortaklıklar açısından da eşsiz bir örnek. Rosatom'un küresel yatırımlarından sorumlu şirketi Rusatom Energy International (REIN) Genel Müdürü Anton Dedusenko da projenin başından bu yana işin içinde olan üst düzey isimlerden biri. Türkiye ile kurdukları yapıcı ilişkiyi, yerelleşme hamlelerini ve gelecekteki olasılıkları anlatan Dedusenko, Akkuyu NGS'nin yalnızca Türkiye'de değil, dünyada da türünün ilk örneği olan bir "Yap-Sahip Ol-İşlet" modeliyle geliştirildiğini belirtiyor. Dedusenko, yapay zekadan veri merkezlerine, yerel sanayi katılımından küresel ortaklık seçeneklerine kadar birçok başlıkta projenin geldiği noktayı ve bundan sonrasına dair ipuçlarını INBUSINESS ile paylaştı.
Rosatom 80'inci yılını kutluyor. Bu oldukça uzun bir süre ve çok önemli bir tecrübe. Bu tecrübeye, farklı ülkelerde yaptığınız çalışmalar da dahil. Bu noktadan başlarsak diğerleriyle karşılaştırdığınız zaman, Türkiye'deki tecrübenizi nasıl tanımlarsınız?
Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) Projesi, Rosatom'un Türkiye'de hayata geçirdiği benzersiz bir tecrübe oldu. Çünkü projemizi uygulamak için kullandığımız model bir kamu-özel sektör ortaklığı modeli. Bu modeli "Yap-Sahip Ol-İşlet" olarak adlandırıyoruz. Nükleer inşaat alanında hem Türkiye'de hem de küresel çapta bu modelle uygulanan tek proje olması nedeniyle de benzersiz. Bu durumda deneyimin de benzersiz olduğunu söylemek isterim. Ne tür yasalar ve nasıl bir destek gerektiğini, bankaların yatırımcıları, destekçileri ve benzeri unsurları nasıl kabul edeceğini ilk anlayan biziz. Ayrıca Akkuyu NGS Projesi kesinlikle Türkiye'nin tarihinde en büyük yabancı doğrudan yatırımlardan biri olma özelliğini taşıyor.
Projenin yapısının ve inşasının benzersiz olduğunu söylüyorsunuz. Belki de projenin benzersizliğinin başka bir yönü de burada yerel bir ortağınızın olması. Projede yüzde 40'lık bir yerel katkı olacak. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rosatom'da kullandığımız ikinci model geleneksel EPC yani Mühendislik Tedarik İnşaat modeli. Bir ülkeye girdiğimizde normal olarak inşaatı yapmak için ortaklarımızı seçeriz, çünkü inşaatı sadece Rus iş gücü ve Rus standartları ile yapmak mümkün değil. Her modelde ortağımızı seçeriz. Bu projede de aynı yöntemi uyguladık. Bahsettiğiniz yerelleşme oranı da Türk ortaklarımızla üzerinde anlaştığımız yerelleştirmeyle ilgili. Akkuyu NGS Projesi'nde şu anda 400'den fazla şirket çalışıyor ve bu, inşaat ve kurulum işlerinin yüzde 40'ına tekabül ediyor. Projedeki belirli işleri yaptırmak için yerel şirketlerle çalışma yaklaşımı, tüm projelerde uyguladığımız bir yaklaşım. Rakamlar değişebilir, ama her zaman projenin uygulanması sırasında belirli bir yerelleştirme düzeyini tutturmaya öncelik veririz.
Satış konusunda herhangi bir görüşme var mı?
Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında 2010'da imzalanan hükümetler arası anlaşmaya göre, Akkuyu NGS Projesi'nin yüzde 49'a kadar hissesini diğer yatırımcılara devretmek mümkün. Bu kapsamda Türk şirketleri dahil çeşitli potansiyel ortaklarla görüşmeler devam ediyor. Aynı hükümetlerarası anlaşma uyarınca, yatırımcı seçim süreci mutlaka Türk tarafının onayını gerektiriyor. Bu nedenle de süreç büyük bir özen ve titizlikle yürütülüyor. Projenin başından bu yana olası hisse satışı için görüşmelere başlanmıştı. Hem bu görüşmelerde sona yaklaşılması hem de projenin üretim aşamasına yaklaşmasıyla birlikte, Akkuyu NGS Projesi'nin yatırımcılar açısından daha cazip ve daha uygulanabilir hale geldiğinin bilincindeyiz.
Herhangi bir aday var mı? Türkiye'den adaylar var mı?
Elbette bazı şirketler var ama isim veremeyeceğim. Çeşitli potansiyel ortaklarla görüşmeler devam ediyor ve bunlar arasında Türk şirketleri de var.
Nükleere olan yatırım ilgisi artık küresel teknoloji şirketlerinde de görülüyor. Google ve Microsoft'un kendi nükleer santrallerini inşa etme planları var. Veri merkezlerinin ve YZ'nin enerji tüketim sorunlarını çözmeyi planlıyorlar. Bu türden yatırımlar ve projelerle de ilgileniyor musunuz?
Bildiğiniz gibi Akkuyu NGS Projesi oldukça karmaşık bir proje. Bu projenin imkanlarının, santralin yapıldığı bölgenin imkanlarının farklı teknolojileri seçmemize olanak tanıdığını düşünüyorum. Projeye 2010'da başladık. Geçen 15 yılda birçok şey değişti. 15 yıl önce yapay zeka yoktu. Ve biz sadece elektriği nasıl satacağımızı düşünüyorduk. Şimdi durum farklı, son zamanlarda başka imkanlar da ortaya çıktı. Akkuyu'nun bulunduğu saha da kesinlikle benzersiz bir yer, çünkü sismik olarak sağlam, korunuyor ve şebekeye bağlı. Veri ekipmanlarını yerleştirmek için gerekli tesislere sahip olduğu için Akkuyu'da böyle bir iş geliştirmenin büyük bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.
Proje devreye girdikten sonra ne zaman bunu yapacağınızı düşünüyorsunuz, yoksa aynı anda mı başlar?
Teknik olarak konuşursak, birbirine bağlı değil. Ama bu Türk hükümeti ve bizim belirleyeceğimiz zamana bağlı. Çünkü biliyorsunuz ki, bir nükleer güç santrali inşa ediyoruz. Ama getirisini de maksimize etmek istiyoruz. Bunun bir kazan-kazan durumu olduğunu düşünüyorum. Bu bizim için de Türkiye için de herkes için de iyi bir şey olacaktır.
Buradaki yerel ortaklarınızla ilişkinizi diğer ülkelerde de sürdürmeyi düşünüyor musunuz?
Akkuyu NGS projesinde 400'den fazla Türk şirketi tedarikçi ve alt-yüklenici olarak çalışıyor. Bu şirketler inşaat ve montaj işlerinin yanı sıra gerekli ekipmanlar, malzemeler ve hizmetlerin yüzde 40 kadarını karşılıyor. Proje yerel ekonominin gelişmesini ve yerel toplulukların teknik alanlarda eğitim almasını ve yeni beceriler kazanmasını teşvik ediyor. Bu firmaların nükleer alanda artan uzmanlıklarıyla diğer Rosatom projelerinde alt-yüklenici olarak yer alma şansları, bu seçim sürecinin diğer ülkeler ve projelerde uygulanabilir satın alma prosedürleri yoluyla ele alınmasının temel gereklilikleriyle daha da artıyor.
Size dönersek, proje bittiğinde Türkiye'de bulunmakla ilgili neler hatırlayacaksınız? Sizin ya da şirketinizin başına gelen ve asla unutmayacağınız bir şey oldu mu?
Ben Rosatom ekibinde bu projeye daha en başından; 2010'dan itibaren dahil olan az sayıda kişiden biriyim. O dönem hem bu projenin bir parçasıydım hem de diğer projelerde çalışıyordum ve projeler arasında gidip geliyordum. Dolayısıyla benim için, bu proje kesinlikle hayatımın bir parçası. Ve hiçbir zaman bu projeyi unutmayacağım. Dost olduğum birçok insanı hatırlayacağım. Türkiye giderek hayatımın daha da önemli bir parçası haline geliyor. Ailem, dostlarım Türkiye'yi seviyor. Akkuyu NGS gerçekten de iki ülke arasındaki bir dostluk projesi. Bu mega proje, fırsatlar ve pek çok sosyal değer yaratıyor. Benim için ömrüm boyunca hatırlamakla kalmayacağım, aynı zamanda içinde yer almaktan gurur duyacağım bir proje olarak kalacak.
Akkuyu NGS'deki binalar büyüklüğü 9'a kadar olan depremlere, ve 200 m/s hızla seyreden 20 tonluk bir uçağın çarpması gibi olaylara karşı dayanıklı.
20 milyar dolar
Yatırım miktarı
4.800 MW
4 farklı ünite ile toplam kurulu güç
60+20 yıl
Tesisin standart tasarım ömrü gereklilikler sağlanırsa 80 yıla dek çıkabilir. Bu da istihdamda ve temiz enerjide sürdürülebilirlik getirebilir.
Yüzde 10
Santralin sağlayacağı elektriğin toplam ihtiyaç içindeki payı
11 km2
İnşaat sahasının büyüklüğü
25.000
Görev alan
kişi sayısı
EKONOMİK EKOSİSTEM
Rusatom Energy International (REIN) Genel Müdürü Anton Dedusenko, Akkuyu NGS'de ilk ünitenin tüm inşaat ve montaj işlerinin tamamlandığını ve şu anda test sürecinde olduğunu, projenin planlandığı gibi elektrik üretimine hazırlandığını ifade ettiği konuşmasında Rosatom'un 80 yıllık deneyimiyle artık yalnızca nükleer enerji değil, kuantum teknolojileri, nükleer tıp, rüzgar enerjisi gibi birçok ileri teknoloji alanında da aktif rol oynadığını ifade ediyor. Santralin çevresindeki ekonomik hareketliliğe de değinen Dedusenko, "2018'den bu yana Silifke bölgesinde bine yakın yeni şirket kuruldu. Akkuyu, yerel şirketlere yüzlerce sözleşme, binlerce kişiye de iş imkanı sundu. Türkiye'nin gelecekteki nükleer projelerine sağlam bir zemin hazırlayacak proje nükleer enerjinin sürdürülebilir, yeşil bir kaynak olarak tanınması ve bu alandaki yatırımlara teşvik sağlanması açısından da kritik" diyor.