Dengeli büyüme
Bu zorlu yılı dijitalleşme ve verimlilik alanındaki iyileştirmeler ile geçirdiklerini söyleyen Türkiye Finans Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Murat Akşam, "Operasyonlarımızı daha çevik hale getirerek müşterilerimize hızlı ve etkin çözümler sunduk. Güçlü sermaye ve likidite yapımız sayesinde 2025'e sağlam bir altyapıyla hazırız" diyor. Aktif kalitesini korumaya özen gösteren banka, sorunlu alacak oranını yüzde 1,8'den yüzde 1'e indirirken, Akşam, bunu 'seçici ve dengeli büyümeye' verdikleri önemin bir göstergesi olarak değerlendiriyor.
Murat Akşam ile hem bankacılık sektörünün 2025 yılına ilişkin öngörülerini hem de Türkiye Finans'ın büyüme hedeflerini ve beklentilerini konuştuk.
2024 Türkiye Finans açısından nasıl geçti?
Bu dönemde sektör genelinde olduğu gibi bizim de önceliğimiz dijitalleşmeydi. İnsan odaklı bankacılık anlayışımız doğrultusunda dijitalleşmeye odaklandık ve müşteri deneyimini geliştirmeye yönelik önemli adımlar attık. Altyapı geliştirmeleri ve verimlilik artırıcı projelerimizle, müşterilerimize daha iyi hizmet sunarken yeni müşteri kazanımlarında da başarı elde ettik. Genelde katılım bankacılığıyla çalışmak isteyen önemli bir müşteri kitlesi var ama bazı zor süreçler tercihleri etkiliyor. Süreçler basitleştirilir, regülasyonlar bu bakış açısı ile düzenlenir ve konvansiyonel tarafa oranla daha zor prosesler olmaz ise katılım bankacılığı tarafında müşteri tercihleri artacaktır.
Sürdürülebilir kârlılık ve bankacılık sektörüne paralel büyüme hedeflerimiz doğrultusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Dijital tarafta müşteri sayımızı artırmalıyız ve arttıracağız. Özellikle aktif kalitemizi korumaya özen gösterdik; sektörde sorunlu alacak oranı yüzde 1,8 iken biz bu oranı yüzde 1'e indirdik. Bu, seçici ve dengeli büyümeye verdiğimiz önemin bir göstergesi.
2025 yılında öncelikleriniz neler? Hangi alanlara odaklanacaksınız?
2025'te yine dijitalleşmeyi merkezimizde tutarak yeni müşteri kazanımını ve müşteri memnuniyetini artırma hedefimiz var. Güçlü sermaye yapımızı koruyarak sürdürülebilir kârlılığı sağlayacak şekilde sektördeki pazar payımızı artırmaya odaklanacağız. Dijital kanallarımızı güçlendirmeye devam ederken, üretim ve ihracatı desteklemek üzere DNA'mıza uygun fırsatları değerlendireceğiz. Katılım bankacılığı çerçevesinde üretim, ticaret ve insan ihtiyaçlarının hepsini ve tüm kanallardan karşılamak için çalışıyoruz.
Türkiye Finans olarak büyüme hedefleriniz ve beklentilerinizi alabilir miyim?
2025 yılında fon kullandırımı ve aktif büyüklüğümüzü ve dolayısıyla sektörden aldığımız payı artırmayı hedefliyoruz. Şu anda yüzde 1 olan pazar payımızı, önümüzdeki 4-5 yıl içinde en az yüzde 2-2,5 seviyesine çıkarmayı planlıyoruz. Sektördeki genel büyüme trendine paralel şekilde, dijitalleşme ve müşteri deneyimine yönelik yatırımlarımızı artırarak, sürdürülebilir kârlılık odağında dengeli bir büyüme sağlayacağız. Özellikle üretim, ticaret ve ihracat odaklı alanlarda fırsatları değerlendirmeye devam edeceğiz. Stratejimizin merkezinde yer alan kapsayıcı ve sürdürülebilir hizmet anlayışıyla çalışmaya devam edeceğiz. Dijitalleşme, inovasyon ve sürdürülebilirlik ekseninde ilerlerken, ülkemizin ekonomik büyümesine ve toplumsal kalkınmaya katkı sunmayı sürdüreceğiz. İş dünyasında güvenli liman olma misyonumuzu sürdürerek müşterilerimize sunduğumuz yenilikçi finansal çözümlerle, sadece bugünün belirsizliklerini değil, geleceğin fırsatlarını da şekillendirmeyi hedefliyoruz. Tüm bunları yaparken, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima "insan" odağımızda olacak.
Dijitalleşme alanında neler yapıyorsunuz?
Dijitalleşme, Türkiye Finans'ta sadece mobil uygulamalarla sınırlı değil, tüm süreçlerimizi dönüştüren bir vizyon. 'Zero Back Office' yaklaşımımızla operasyonel süreçlerimizi tamamen dijitalleştiriyoruz. 'Kağıtsız' projelerimizle kağıt kullanımını büyük ölçüde azalttık ve şubelerde dijital onay süreçleriyle işlem sürelerini kısalttık. Kartlı alışverişlerde dijital slip uygulamasını ilk hayata geçiren katılım bankası olduk. Şu anda müşterilerimizin yüzde 96'sı dijital kanallarımızdan hizmet alıyor. TFX uygulamamızla hızlı döviz ve yatırım işlemleri sunarken, mobil uygulamamız üzerinden sigorta hizmetlerini de başlattık. Mobil işlem adet hacmimizi her yıl bir önceki yıla oranla genişleterek, müşterilerimizin değişen ihtiyaçlarına daha iyi yanıt veriyoruz. 'ARI' adlı chatbot'umuzla müşteri deneyimini iyileştiriyor, 'eXtra Limit' gibi yenilikçi ürünlerle esnek çözümler sağlıyoruz. Ayrıca, e-ticaret entegrasyonlarıyla kapsamlı bir dijital ekosistem oluşturduk. Tüm bu çalışmalarımızda müşteri memnuniyetini öncelikli hedef olarak belirliyor ve önümüzdeki dönemlerde daha fazla yenilikçi ürün ve hizmetlerle bu vizyonumuzu ileri taşımayı hedefliyoruz.
Biraz da piyasalar ve sektördeki son gelişmeleri sormak isterim. TCMB faiz politikalarına ilişkin beklentileriniz neler?
Bu indirimlerin yıl boyunca kademeli olarak devam edeceğini öngörüyoruz. Ancak enflasyon ve makroekonomik değişkenlerin bu süreci etkileyebileceğini düşünürsek, bazı aylar faizler sabit kalabilir. Yıl sonunda politika faizinin aşağı yukarı yüzde 30 bandında kapanacağını tahmin ediyoruz.
Bu indirimler kredilere nasıl yansıyor? Finansman taleplerinde herhangi bir değişim var mı?
Ticari tarafta daha belirgin bir gerileme gözlenirken, bireysel finansmanlarda bu etki daha sınırlı kaldı. Maliyetlere yansıma hızı; bankaların likidite durumu, mevduat maliyetleri ve regülasyonlara bağlı olarak değişiyor. İşletmelerin finansman taleplerine baktığımızda, indirimlerle birlikte taleplerin sektörlere göre farklılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Özellikle yatırım ve büyüme odaklı firmaların ilgisi artarken, bazı işletmeler piyasa koşulları nedeniyle temkinli davranmayı sürdürüyor. İndirimler devam ederse, hacimde daha belirgin bir genişleme olabilir; ancak enflasyon ve makro dengeler talebi şekillendirmeye devam edecektir.
Krediler ve mevduat tarafında beklentileriniz neler?
Finansman büyümesi büyük ölçüde regülasyonlarla belirlenecektir. Regülasyonlar değişmeden bir farklılık olmaz. Yıl içinde büyüme sınırlarında olası değişiklikler bankaların stratejilerini etkileyecektir. Düşen maliyetler ve rekabet ortamında, mevduat toplarken bir yandan da fon kullandırmaya devam etmek gerekiyor. TL tarafında parasal genişleme ve hızlı büyüme hedeflenmediği için hem finansmanlarda hem de mevduatta regülasyon çerçevesinde bir büyüme bekliyoruz. Katılım bankaları olarak biz, bu süreçte havuz getirilerimizi artırarak rekabetçi bir performans hedefliyoruz.
Düşen faizler yatırım tercihlerini nasıl etkiliyor?
Merkez bankasının faiz kararları ve piyasadaki faiz oranları, yatırımcı tercihlerine önemli ölçüde etki ediyor. Geçtiğimiz yıl yatırımcılar birikimlerini genellikle yüksek getirili aylık vadeli mevduat/katılım hesapları ve para piyasası fonlarında değerlendirdiler. Bu yıl, merkez bankasının gerileyen enflasyona paralel olarak politika faizini indirmeye devam etmesi yatırımcıların TL varlıklara talebini etkileyecektir. Faiz düşüşleri doğrultusunda müşteriler TL vadeli mevduat ve katılım hesaplarında vade tercihlerini uzatacaktır. Yatırımcılar sabit getirili ürünlerden hisse senedi gibi yatırım enstrümanlarına daha fazla talep gösterebilir. Merkez Bankası'nın kur korumalı mevduat hesaplarından çıkış stratejisi de düşünülürse, başta altın olmak üzere kıymetli madenlere olan talep de artacak. Düşen maliyetler aylık mevduat ve para piyasası fonlarından devlet tahvili, hazine bonoları ve devlet sukuklarıyla birlikte ilgili enstrümanları içeren değişken yatırım fonlarına geçişler olacaktır.
ABD'de yeni Trump dönemiyle birlikte uygulanacak politikaların belirsizliği, Türkiye ekonomisi veya piyasalar açısından risk yaratır mı?
Uygulanması düşünülen kapsamlı gümrük tarifeleri, barış görüşmelerinde ortaya çıkacak sonuçların belirsizliği devam ederken finansal piyasalar da bu politikalara göre şekillenecektir. Şimdilik enflasyonda ani bir canlanma korkusu azaldı ve doların eğiliminde tersine dönüşe yol açtı. ABD'deki yeni dönemle birlikte küresel ekonomi ve finans piyasalarında belirsizlikler arttı.
Trump'ın ilk döneminde uyguladığı korumacı ekonomi politikaları ve yüksek gümrük tarifelerini ikinci döneminde de sürdürdüğü görülüyor. Özellikle ABD'de uygulanacak mali politikalar, faiz oranlarındaki olası değişiklikler ve küresel ticaret politikalarındaki yeni yönelimler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü açısından hem riskler hem de fırsatlar barındırıyor. ABD'nin ithalata yönelik ek vergiler getirmesi, Türkiye'nin bu ülkeye ihracatını etkileyebilir. Çelik, tekstil ve otomotiv yan sanayi gibi sektörlerde ABD'ye ihracat zorlaşabilir. ABD'nin Çin'e yönelik ithalat kısıtlamaları ise Türkiye'ye bazı sektörlerde yeni fırsatlar getirebilir. Türkiye'nin Avrupa ve Asya pazarlarındaki stratejik konumu, küresel ticarette yeni fırsatlar yaratırken, bankacılık sektörü olarak olası riskleri yakından takip ediyor ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için stratejik adımlar atıyoruz.
Aktif kalitemizi korumaya özen gösteriyoruz. Sektörde sorunlu alacak oranı yüzde 1,8 iken biz bu oranı yüzde 1'e indirdik.
YAPAY ZEKAYA YATIRIM
Yapay zeka, bankacılıkta hem operasyonel verimliliği artıracak hem de müşteri memnuniyetini yükseltecek. Hızla gelişen bu teknoloji, kişiselleştirilmiş hizmetler sunma, risk yönetimi ve süreç optimizasyonu gibi alanlarda büyük değişim yaratacak. Sektörde veri analitiği ve otomasyonun etkisiyle daha hızlı ve etkin karar alma süreçleri göreceğiz. 2025'te biz de bu alanda yeni adımlar atacağız. İnsan odaklı teknoloji anlayışımızla, yapay zekâ teknolojileri başta olmak üzere, dijital çağın getirdiği fırsatları iç ve dış süreçlerimize entegre etmeyi sürdüreceğiz. Bu kapsamda altyapımızı güçlendirerek yapay zekâ ve otomasyon destekli süreçlerle operasyonel verimliliğimizi artırırken, müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz.
ODAK NOKTAMIZ:
REEL EKONOMİ
Katılım bankaları, özellikle KOBİ'lere yönelik finansman ürünleriyle reel sektörü destekliyor. Örneğin, murabaha (vadeli satış) ve kâr-zarar ortaklığı gibi enstrümanlar, KOBİ'lerin sermaye ihtiyaçlarını karşılamada etkili oldu. 2024 Mart itibarıyla katılım bankalarının fonlama portföyünün %38,7'si KOBİ'lere, %53,1'i ise kurumsal bankacılığa yöneliktir. Geleneksel bankacılıkta bu oranlar sırasıyla %26,1 ve %48,3. Bu da katılım bankacılığının geleneksel bankalara kıyasla reel ekonomiye daha fazla odaklı olduğunu ortaya koyuyor. Katılım bankalarının aktif dijital müşteri sayısı 2020 sonunda 3,3 milyon iken, 2024 sonunda aktif dijital müşteri sayısı 6,3 milyona ulaştı. Bu, dijital bankacılık hizmetlerinin yaygınlaşması ve şube ağlarının genişlemesiyle desteklendi. Sukuk, kâr-zarar ortaklığı hesapları ve katılım esaslı sigortacılık gibi ürün çeşitliliği farklı kesimlere hitap eden finansal araçlar sunarak kapsayıcılığı artırdı.
Faizlerin düşmesiyle hisse senedi gibi yatırım enstrümanlarına daha fazla talep olacak. Ayrıca altın olmak üzere kıymetli madenlere olan talebin de artacağını düşünüyorum.
Kartlı alışverişlerde dijital slip uygulamasını ilk hayata geçiren katılım bankasıyız. Şu anda müşterilerimizin yüzde 96'sı dijital kanallarımızdan hizmet alıyor.