Yeşil dönüşüm için madenlere ihtiyaç var

06:22 - 07.06.2021, Pazartesi

Advertorial - Ülkemizin ihracatının yoğunlaştığı bölge ve şehirlerde ihracatla ilgili bütün faaliyetleri yürütmek üzere, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin bağlı kuruluşları olarak faaliyetlerini sürdüren İhracatçı Birliklerinden biri olan ve İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği bünyesinde yer alan İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) 02.02.1976 tarihinde kurulmuştur ve 2021 yılı itibariyle 5.000'in üzerinde üyesi bulunmaktadır.

Türk madencilik sektörünü daha üst seviyelere çıkarabilmek için faaliyetlerini sürdüren İMİB'in temel iştigal alanını doğal taşlar, metalik cevherler, endüstriyel mineraller ve diğer madencilik ürünleri oluşturuyor. Bu kapsamda Birliğin amaçları arasında, maden ürünlerinin mevcut ve hedef pazarlarda tanıtımının sağlanması, ihracat potansiyelinin artırılması ve Türkiye ekonomisine katkı sunulmasına yönelik çalışmalar yer alıyor.

İMİB olarak sektör firmalarıyla sürekli temas halinde olarak firmaların problemlerini yakından takip ediyor ve sektör özelindeki sorunların aşılması için faaliyetlerimizi yürütüyoruz. İhracatçılarımızın daha sağlıklı bir ortamda hizmet verebilmesi adına taleplerimizi yetkili mercilere ileterek aksiyonlar alıyoruz. Sektörün genel sorunları ile ilgili çözüm önerilerimizi kamu otoritelerine sunuyoruz.

İçerisinde bulunduğumuz dönemde Türk madencilik sektörünü daha üst noktalara çıkarmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dünyaca ünlü doğal taşlarımızın yarattığı katma değeri daha geniş kitlelere anlatırken, bir yandan da pandemiyle birlikte hayatımızın bir parçası haline gelen dijitalleşme kavramına hızla adapte olarak dijital ortamda faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu kapsamda 2020 yılında başlattığımız Sanal Ticaret Heyetlerine devam ediyor, ihracat faaliyetlerimizin aksamaması için çeşitli ülkelerle yakın temaslarda bulunuyoruz. Ayrıca düzenlediğimiz webinarlarla sektörün nabzını tutuyor, özellikle doğa dostu sürdürülebilir madenciliğin önemini her fırsatta dile getiriyoruz.

Madencilik sektörü, ülkelerin ham madde ihtiyacını karşılayarak hedeflenen refah seviyesine ulaşmaya yardımcı temel bir üretim alanı olarak tanımlanıyor. Dünya maden çeşitliliği sıralamasında 10'uncu sırada yer alan Türkiye, toplam maden üretimi açısından 27. sırada bulunuyor. Ayrıca doğrudan 150 bin, dolaylı olarak ise 2 milyon kişinin istihdamına katkı sağlayan Türkiye madencilik sektörü, ham madde ve enerji kaynağı olarak tüm sektörler üzerinden ekonomiye 40 milyar dolarlık katkı sunuyor.

Dünya üzerindeki nüfusun hızla artmasına paralel olarak artan hızlı tüketim, doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı her geçen gün artırıyor. Gitgide büyüyen tehlike kaynaklarda sürdürülebilirliğin önemini ortaya çıkarıyor. Gelişmiş ülkeler, uluslararası örgütler ve kamu-özel iş birlikleri sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda yeşil dönüşüme ivme kazandırıyor; enerji sektörü özelinde ise kritik madenlerin önemi artıyor.

2050 yılı için sıfır emisyon adına söz veren ülkeler, küresel GSYİH'nin yaklaşık yüzde 70'ine tekabül ediyor. Bu ekonomiler, iklim hedeflerine ulaşmak için yeşil dönüşümü ekonomik büyümenin temeline almaya ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda atacakları adımlarda temiz enerji kurulumlarını hızlandırmaya hazırlanıyor. Bu da daha çok elektrikli araç, rüzgâr türbinleri, güneş enerji panelleri ve geniş elektrik dağıtım kanalları anlamına geliyor. Bu noktada madene ihtiyaç gittikçe artıyor.

Temiz enerji teknolojileri alanında kritik metaller ön plana çıkıyor. Batarya performansının uzunluğu ve enerji yoğunluğu için lityum, nikel, kobalt, manganez, grafit gerekiyor. Rüzgâr türbinleri ve elektrikli araç motorlarında nadir toprak elementleri kullanılıyor. Güneş panelleri için bakır, silikon, gümüşe ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca elektrik şebekesinin büyümesi de büyük miktarda bakır ve alüminyum gerektiriyor. Bazı madenlerin talep artışının daha hızlı olacağı tahmin ediliyor. Özellikle lityum talebinin sürdürülebilir kalkınma senaryosuna göre 2040'ta bugüne oranla 42 kat artması bekleniyor. Eğer 2050'ye kadar net sıfır emisyon hedeflenecek olursa lityum talebinin 70 kat artması öngörülüyor.

Uluslararası Enerji Ajansı'nın sürdürülebilir kalkınma senaryosuna göre temiz enerji, madenlere talebin artışında kilit role sahip. Paris Anlaşması'yla uyumlu ilerlenirse 2040'ta lityum talebinin yaklaşık yüzde 90'ının enerji sektörü kaynaklı olacağı öngörülüyor. Kobalt için bu oranın yüzde 70 civarında, nikel için yüzde 60, bakır için ve nadir toprak elementleri için yaklaşık yüzde 40'ın üzerinde olması bekleniyor.

Günlük hayatımızda kullandığımız ürünlerin tümü, içerisinde en az bir maden çeşidini barındırırken, ham madde ve enerji kaynağı olması bakımından bütün sektörler için stratejik önemdeki madenlerimizi ihraç ederek ülke ekonomisine her geçen gün daha fazla katkı sağlamaya çalışıyoruz. Madenlerimiz bugün 200'e yakın ülkede, birçok önemli projede kullanılıyor. Bu potansiyeli ve olumlu tabloyu sürdürülebilir şekilde devam ettirmek, yanı sıra yeni pazarlarda var olabilmek için çalışmalarımızı kesintisiz sürdürmeye devam edeceğiz. Asli görevi kamu yararı olan, hemen hemen tüm sektörlere ham madde sağladığı gibi istihdama da ciddi oranda katkı sunan madencilik sektörünü ve ihracat faaliyetlerimizi pandemi sonrası dönemde de el birliğiyle daha ileriye taşıyacağımıza olan inancımız tam.

Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yılı olan 2023 yılı için Türkiye'nin hedefi dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmektir. Söz konusu hedeflere ulaşılması noktasında en önemli katkıyı sağlayacak olan ihracat alanında ise en önemli aktörlerden biri madencilik sektörümüz olacaktır.

BİZE ULAŞIN