Yurt Dışında Büyüme Hedefi
2006 yılında kurulan ve bugüne kadar İstanbul’da toplam 2 milyon metrekare üzerinde konut, ofis, otel, ticaret merkezi, sağlık ve eğitim kurumları gibi çeşitli projeleri gerçekleştiren Ege Yapı’nın şirketlerinden biri de Ege Yapı Avrupa GYO. 2024’ün başında halka açılan şirketin başında ise Didem Güneş var.
İnşaat mühendisi kökenli bir yönetici olan Güneş, bir yandan hali hazırda devam eden 10'un üzerinde projeyle ilgilenirken bir yandan da gayrimenkul geliştirme olarak gözünü İstanbul'da Zekeriyaköy, Uskumruköy ve Çekmeköy'e dikmiş. Bodrum'da da gayrimenkul geliştirmek için yer baktıklarını ifade eden Güneş, grup olarak yakın zamanda teknolojiye yatırım yapıldığını ve hafif çelik üreten Geon isimli bir şirketi satın aldıklarını anlatıyor. Yaklaşık iki yıl önce kurdukları EgeYapı Arsa ile kendi portföylerinde yer alan arsaları parsel olarak satışa çıkardıklarını da belirten Güneş, bu iki şirketin nasıl bir arada çalışacağını şöyle aktarıyor: "Çanakkale ve Sakarya'da imarı olmayan arsalarımız var. Buralarda büyük projeler yapmak yerine arsayı parsellere ayırarak satıyoruz. Sattığımız bu arsaların üzerine isteyen müşterilerimize akabinde Geon'un ürettiği ürünlerden çelik konstrüksiyon evler inşaat edeceğiz. Geon'a üretime yakında başlıyoruz. Ürünlerini ilk Yalova'daki arsa projemizde görebileceksiniz."
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ
Bunun bir finansman modeli olduğunu dile getiren Güneş, Ege Yapı GYO'nun yurt dışında da büyüme hedeflerinden bahsediyor. Şu anda Dubai'de bir geliştirme projesi üzerinde çalışan şirket Yunanistan'da Halkidiki'de de bir arazi ile ilgileniyor. Yakın zamanda ABD'de bir ofis açtıklarının bilgisini de paylaşan Güneş "Miami'de bir arazi bulduk. Orada da geliştirme yapacağız" diye konuşuyor.
Tarihi eser restorasyonu ve kentsel dönüşüm de yapan şirketin aktif olarak İstanbul'da Yeni Sahra'da bir kentsel dönüşüm projesi mevcut. İlk etabına bu yıl başlayacaklarını ifade eden Güneş, Kağıthane'de ve Gayrettepe'de de ilgilendikleri kentsel dönüşüm projeleri olduğunun altını çiziyor.
Müşteri Deneyimi İle Liderlik
MediaMarktSaturn, Türkiye'de büyümesini sürdürüyor. Odaklarında omnichannel (çoklu kanal) müşteri deneyimi olduğunu söyleyen MediaMarkt Türkiye CEO'su Hulusi Acar, online alışveriş kanallarını, web sitelerini ve mobil uygulamalarını yenileyerek kullanıcı dostu hale getirdiklerini belirtiyor. Öyle ki bugün toplam perakende alışverişinin yüzde 25'i dijital kanallardan yapılırken Mediamarkt'ta bu oran yüzde 18'lerde.
MediaMarkt Türkiye'nin, Avrupa'da satış performansında Almanya'dan sonra ikinci büyük pazar olduğunu ifade eden Acar, "Türkiye, grubun başarısına önemli katkılar sağlıyor. Avrupa'da 9 ülkeyi geride bıraktık. Çalışan bağlılığında ise birinci sıradayız. Kazandığımızı Türkiye'ye yatırım olarak geri döndürmeye devam edeceğiz" diyor.
MediaMarktSaturn, Avrupa genelinde 11 ülkede toplam bin 16 mağazayla 2024'ü 22,4 milyar euro satış geliriyle tamamladı. Acar, "Türkiye'nin bu pastadaki payı büyük. 102 mağaza, 4 bin çalışan ve 8 milyon MediaMarkt Club üyesiyle sektör lideriyiz" diyor ve ekliyor: "Hedefimiz 2027 yılında tüm kategorilerde müşterilerimizin ilk tercihi olmak. Bu hedefe inovasyon, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlikten ödün vermeden ulaşacağız."
GELECEK OMNICHANNEL'DA
Tüketici elektroniği pazarının 2025'te 1 trilyon lirayı aşacağını belirten Acar, tüketicilerin online ve offline kanallar arasında pürüzsüz geçiş istediğini vurguluyor. "Müşterilerimizin yüzde 43'ü omnichannel alışveriş yapıyor ve harcamaların yüzde 61'i buradan geliyor" diyen Acar, "2025 yılı itibarıyla dijital kanallarımıza ağırlık versek de fiziksel mağazalarımızın yatırımlarına da devam edeceğiz" şeklinde konuşuyor. Mobil uygulama omnichannel stratejisinin kalbinde yer alıyor. Uygulamanın kullanımı son bir yılda yüzde 208 artarken MediaMarkt Club üyelikleri de bu sayede 2 milyon kişi daha artış yaşadı. Acar, toplam satışların yaklaşık yüzde 50'sinin Club üyelerinden geldiğini belirtiyor. Yapay zeka teknolojilerini de deneyim süreçlerine dahil ettiklerini ifade eden Hulusi Acar, "AI chatbot ve AI Hediye Bulucu gibi uygulamalarımızla müşterilerimize kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimi sunuyoruz. Satış sonrası katma değerli hizmetlerle müşteri memnuniyetini sürekli kılıyoruz" diye konuşuyor.
Jeotermalin Rolünü Güçlendirmek
2024 yılı itibarıyla dünyada jeotermal enerji kurulu gücü 17 bin megavata ulaştı. Bu güçle toplam küresel yenilenebilir enerji pazarından jeotermalin aldığı pay yüzde 0.5'ler seviyesinde. Ama önümüzdeki 25 yıl içinde bu payın yüzde 3-5 aralığına çıkması bekleniyor. Yani enerji pastası içinde jeotermalin payı ciddi oranda artacak. Türkiye'de jeotermal ve doğal mineralli su kaynaklarının etkin, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir şekilde araştırılması, geliştirilmesi, korunması ve kullanılması hedefiyle faaliyetlerini sürdüren Jeotermal Yatırımcılar Derneği'nin başkanlığını yürüten Ömer Tosun, bugün jeotermalde Türkiye'nin kurulu gücünün bin 734 MW olduğunu söylüyor. Bu güçle şu anda Avrupa'da birinci, dünyada dördüncü konumdayız. Ancak Tosun, ülkemizde yapılan etütlere göre kurulu gücümüzü ilk etapta 40 bin MW'a kadar yükseltebileceğimizi hatta 60 bin MW seviyelerine ulaşabileceğimizi belirtiyor.
ÖNYARGILAR VAR
Sadece enerjide değil, sağlıktan turizme, madencilikten tarıma kadar bu kaynağın kullanılmasının mümkün olduğunun altını çizen Tosun, konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Jeotermal inanılmaz bir kaynak ancak ülkemizde yeteri kadar kullanılmıyor. Gıda güvenliğinin önemini hepimiz görüyoruz, ülkemizin her yerine teknolojik seralar kurabilir, Avrupa ve dünyanın en önemli jeotermal sera merkezi olabiliriz. Avrupa, Rusya, Orta Doğu'ya, dünyanın her yerine gıda ihraç edebiliriz. Japonya geçtiğimiz yıl, termal wellness sayesinde 20 milyar dolar turizm geliri sağladı. Bunu ülkemize yayabiliriz, ülkemizin kalkınmasında çok önemli bir basamak oluşturabiliriz. Termal suların içinde çok değerli madenler var, bu bölgedeki çalışmalarımızda gördük ki örneğin bizim sularımızın içinde lityum var. Dünyada elektrikli araçlara dönüyoruz, lityum geleceğin enerji kaynağı, enerjinin adeta pili. Elimizde o kadar büyük bir değer var ki. Bu konuda sivil toplum örgütleri, ilgili bakanlıklar, bürokratlar birlikte çalışmalıyız."
Jeotermal enerji yatırımlarının tarım arazilerine zarar verdiği yönünde bir önyargı olduğundan bahseden Tosun, geçmişte 56 santralden 5'inin buhar saldığını ve böyle bir duruma sebebiyet verdiğini ancak bugün böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ifade ediyor. Hatta jeotermal enerji alanlarında pek çok şirketin üzüm, incir, zeytin ürettiği örnekleri de paylaşan Tosun, dernek olarak zararlı gazların toplanması için çalışma yaptıklarını da sözlerine ekliyor