Aile şirketlerinde sermaye teyakkuzu


Pandemi ve savaşla birlikte tırmanışa geçen enflasyon ve artan faiz oranları başta olmak üzere ekonomideki son gelişmeler nedeniyle tedirgin olan birçok aile şirketi, sermaye stratejilerini, riskten arındırmak için çaba gösteriyor.
Uluslararası vergi ve danışmanlık şirketi KPMG, aile şirketi ortakları ve burada görev yapan kişilerin servete bakış açıklarını ortaya koyan "Aile Şirketleri Serveti Yeniden Tanımlıyor" başlıklı küresel bir değerlendirme raporu yayımladı.
KPMG uzmanlarının görüşlerine de yer verilen araştırmada birçok aile şirketinin, gelir yaratma ve sermaye dağılımı perspektifinden yeni bir gerçeklikle karşı karşıya olduğuna dikkat çekildi.
Araştırma sonuçlarıyla ilgili konuşan KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Private Enterprise Lideri Uluç Ener, toplumların, aile şirketi eko-sisteminin önemli paydaşları olduğunu hatırlattı.
Pandeminin, güçlü insan kaynağı ve sosyal sermayeye olan ihtiyacı daha da önemli hale getirdiğine dikkat çeken Ener, şunları kaydetti?
"Bu durum aile şirketlerini; geliri nasıl tanımladıklarını ve bir şirket, bir aile ve bir birey olarak servet yaratmanın ne anlama geldiğini yeniden düşünmeye itti. KPMG'nin küresel çaptaki uzmanlarının değerlendirmesiyle zenginleşen bu araştırmamız da aile şirketleri olan ve burada görev yapan kişilerin günümüzdeki yeni şartlara göre gelir, sermaye ve tasarrufa bakış açılarını ortaya koyması açısından önem taşıyor."
KPMG'nin raporunda aile şirketindeki bireylerin ekonomik kriz ortamında bakış açısı şu dört ana başlık altında değerlendiriliyor: Finansal varlıklarının korunması, insan sermayesinden yararlanma, güçlü itibar ve değerin artırılmasına ilişkin ortak bakış açısı
Ailenin finansal varlıklarının korunması: Raporda özellikle enflasyon ve kâr marjında yaşanan düşüşler başta olmak üzere ekonomideki son gelişmelerle birlikte, birçok aile şirketinin sermaye stratejilerini, ailenin servetini riskten arındırma ihtiyacına göre şekillendiğine dikkat çekiliyor. Bazı durumlarda, aile servetinin bir ömür boyu veya daha uzun bir süre şirkete bağlı kalmasının ardından, bazı liderler gelecek nesillerin miras kalan şirketle ilgilenmeyebileceğinin farkına varıyor. Hatta birçoğu kendi bağımsız servetlerini yaratmanın yollarını arıyor ve bu da başlı başına -gelenekselin çok ötesinde - bir finansal çeşitlendirme stratejisini oluşturuyor.
Sermaye dağılımında yeni bir dönem - insan sermayesinden yararlanma: İnsan sermayesi; aile üyelerinin ve çalışanların bilgi, beceri, deneyim ve sosyal nitelikleri ile değer yaratma kabiliyetlerini kapsıyor. Raporda ailenin kendisinin, en büyük ve en etkili insani sermaye varlıklarından biri olduğuna işaret ediliyor. Mevcut neslin paha biçilmez bilgi, beceri, deneyim ve değerlerini sonraki her nesle aktarmak için bilinçli bir çaba sarf etmesi ailenin insan sermayesinin mükemmel dağılıma örnek gösteriliyor.
Marka ve itibar - güçlü sosyal sermaye varlıkları: Tüm bunların yanı sıra büyük ve kamuoyu tarafından tanınan aile şirketlerinin, birçok durumda toplum ve paydaşları nezdinde olumlu bir profil çizmeye her zaman büyük özen gösterdiklerine de dikkat çekiyor. Her ne kadar günümüzde aile şirketlerinin marka değerine, sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik konularına bakış açısı değişmeye başlasa da dünya çapında genel olarak aileler, "önceliklerini şirketin finansal başarısı" olarak belirliyor. Bu noktada, yaşanan gelişmeler aile şirketlerinin marka değerine her zamankinden daha çok önem vermesi gerektiğini gösteriyor.
Değerin artırılması: Sürdürülebilirlik odaklı yeni ortamda yeni neslin, aile şirketlerinde servetin anlamını ve nasıl arttırılacağını yeniden tanımlamada önemli bir rol üstlenmesi bekleniyor. Farklı değerlere sahip olan yeni nesil, ailenin finansal varlıklarının yanı sıra insani ve sosyal sermayenin gücünün de farkında. Bu nedenle yeni nesil aile üyeleri, aile büyüklerinin ticari bakış açısının ötesinde bir yaklaşım ortaya koyarak şirketin marka, finans, insan gibi her alanda değerinin artmasına odaklanıyor.