Geleceğe Mektuplar: Tekin Urhan
AİLE İŞLETMESİNİN VAR OLUŞ SEBEBİ: GELECEK
Tekin Urhan - TAİDER Aile İşletmeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Geleceği doğru tanımlamanın, en az geleceği kurgulamak kadar değerli olduğuna inanıyorum. Bir aile işletmesi için 'gelecek' işletmenin var oluş sebebidir. Keza her bir aile işletmesinin yazgısını, birbirinin geçmişi ve geleceği olan nesiller belirler. Kurucu nesil, ikinci nesil, üçüncü nesil ve daha nicelerini birbirine bağlayan, geçmişle gelecek arasında kurdukları sağlam bağlardır.
Dolayısıyla parlak bir gelecek kurgulamanın yolu, onunla bağımızı bugünden güçlendirmekten geçiyor. Bununla beraber gelecek sadece işletmemizi değil, gezegenimizi de ilgilendiren en önemli kavram. İnsanlık olarak on binlerce yıldır bu gezegende yaşıyoruz. Bugünlere gelene kadar insanlık olarak hep birlikte ürettik, çoğaldık ve geliştik. Ancak tüm bunları yaparken, bir yandan da hiç bitmeyecekmiş gibi tükettik. Ve ne yazık ki bugün dünyamız son geldiği noktadan alarm veriyor. Sanki bizlere bir şeyleri yanlış yaptığımızı anlatmaya çalışıyor.
Ülkemizde de olduğu gibi tüm dünyada yaşanan aşırı hava olayları, yangınlar, seller, kuraklık, açlık hepimizin canını acıtıyor. Maalesef iklim krizi artık tüm bu acı görüntüleriyle hayatımızda ve buna şimdi dur demezsek, belki türümüzü devam ettiremeyeceğimiz noktalara geleceğiz.
Artık devletlerden şirketlere ve hatta her bir bir bireye büyük sorumluluk düşüyor. Aile şirketleri olarak bizlerin sürdürülebilir bir gelecek için yapacakları, dünyanın sürdürülebilirliği için çok önemli. Bundan sonra sadece kar etmek için değil, toplum, çevre, çalışanlarımız ve gelecek nesillerimiz için değer yaratma amaçlı aksiyonları hayata geçirmek adına daha fazla çabalamalıyız.
KURUMSALLAŞMAK GEREKİYOR
Aile işletmelerinin fayda yaratarak, sürdürülebilir ve güçlü bir şekilde büyümeleri için kurumsallaşma olmazsa olmaz. Yönetim kurullarının ve icra komitelerinin aktif çalışması, profesyonelleşmede atılan adımlar, gelecek nesillere liderliğin devri için planlı yaklaşımlar, aile anayasaları, aile meclisi toplantıları gibi birçok adım kurumsallaşma yönünde atılması gereken önemli adımlar.
Diğer yandan , Sosyal bilimciler ve ekonomistler kısaca BANI (Brittle, Anxious, Non Linear, Incomprehensible) olarak tanımladıkları kırılgan, endişeli, doğrusal olmayan ve kavranamaz nitelikte bir geleceğin bizleri beklediğini söylüyor.
Bu öngörünün doğruluk emarelerini bu mektubun kaleme alındığı tarihte dahi görmek mümkün: belirsiz ve sürekli değişkenlik gösteren piyasalar, geleneksel kalıpları bir bir yıkan yıkıcı inovasyon, inanılmaz yüksek emtia fiyatları, enerji krizi beklentileri, tedarik zinciri kesintileri ve belki de en önemlisi bizlere her geçen gün bireysel değil, ortak bir gelecek kurmamız gerektiğini haykıran gezegenimiz…
Böylesi bir dönemde standart yaklaşımlarımızın, doğru bildiklerimizin, yanlış olduğunu sandıklarımızın tamamını sorgulamamız gerekiyor. 2030'lara, 2050'lere bizleri ulaştıracak olan esnek, çevik ve ani değişimlere hızla uyum gösteren yaklaşımlar olacak.
Aile işletmeleri de geleceğe bu perspektiften bakıyor. TAİDER olarak Deloitte Türkiye ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bir araştırmada, aile işletmelerinin pandemi dönemindeki en önemli ilk üç stratejik kararının dijitalleşme, yeni fikirler ve verimlilik etrafında şekillenmesi şaşırtıcı değil. Keza bundan sonra yaşanabilecek krizlere karşı hazırlıklı olmak için iş sürekliliği planı yapmanın en önemli stratejik öncelik olması da öyle.
DAHA FAZLASINI YAPMALIYIZ
İşletmelerin böylesi kırılgan ve kaygı dolu bir döneme uyum sağlamasının ve sürdürülebilir büyümesinin en önemli yolu ekiplerini güçlendirmekten geçiyor. Değişime ve günün koşullarına uygun bir iş birliği kültürü oluşturmak, eğitime yatırım yapmak teknik yetkinliklerden çok yumuşak yetkinliklere yatırım yapmak şirketimizi daha dayanıklı hale getirmek için önemli araçlardır.
Aile işletmeleri böylesine dalgalı dönemlerde, 'ailede birlik işletmede sürdürülebilirlik' mottosuyla hareket ediyor. Aile şirketlerinin genlerinde yer alan kolektif dayanışma duygusu zorluklar karşısında güçlü ve etkili kararlar almayı kolaylaştırıyor. Ancak hiç kuşkusuz, daha fazlasını yapmamız, bugünün güvencesi için aldığımız önlemlerdeki hassasiyeti bir geleceği kurgulamak için de taşımamız gerekiyor. Doğrusal olmayan bir dünyada, esnek olmayan katı planlar yapmak artık ciddi riskler içeriyor.
Yeniliğe açık olmayan ve yalnızca 'kanıtlanmış' iş yapma yöntemlerine güvenen şirketler uyum sağlamakta zorlanacak ve kendilerini rekabetin gerisinde bulacak.
Bunu önlemenin formülü, her aile işletmesinin kökenlerinde yatan ve kurucu nesillerin neredeyse hepsinde olan 'yenilikçilik' ve "sürdürülebilirlik' odaklı 'girişimcilik' ruhunu serbest bırakmak.
Aile işletmeleri her ne kadar geleneklerine bağlı yapılar olsalar da aynı zamanda teknolojik ve diğer boyuttaki değişimleri düşünülenden daha hızlı benimseyebiliyor.
Dijitalleşme, Yapay Zeka, Veri Madenciliği gibi teknolojilerin kullanımı artık sürdürülebilir güçlü büyüme için kaçınılmaz.
Bunlara ayak uydurma konusunda hiç kuşkusuz en önemli faktör, eski ve yeni nesillerin bir masa etrafında toplanıp gelenek ile geleceği samimi bir şekilde harmanlayabilmesidir. Aile işletmeleri işte bu ruh, sağlıklı nesil devri ve sürdürülebilirlikleriyle Türkiye'nin üretim ve girişimcilik kültürünü geleceğe taşıyacaklar.