Geleceğe Mektuplar: Can Kendi
GELECEK İÇİN BUGÜNÜ ANLAMAK
Can Kendi - McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü
Geleceği kurgulamak için bugünü, yaşanan dönüşümü iyi anlamak ve geleceğe yön veren trendleri doğru okumak gerekiyor. McKinsey&Company olarak danışmanlık hizmetimizin temelinde; yaptığımız araştırmaların, hazırladığımız raporların, kısaca tüm çalışmalarımızın merkezinde, bu gereksinime cevap verme amacımız yer alıyor. Geleceği kurgulayan kurumlara ve şirketlere; ihtiyaç duydukları bilgileri ve öngörüleri sunmak için çalışıyoruz.
İNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİK HIZ KAZANIYOR
Pandeminin damgasını vurduğu 2020, insanlık için önemli bir dönüm noktası ve 2021 de bir dönüşüm yılı oldu. Bu dönüşümün hızını kesmeden devam edeceğini öngörüyoruz. Bu dönüşüm sürecinde yükselen ve geleceğe yön veren trendleri ise ana üç başlık altında toplayabiliriz. Birincisi; yükselen inovasyon dalgası ve bu dalganın başlattığı yeni girişimciler nesli.
Krizler, her zaman dikkat çekici yeniliklere yol açma eğilimindedir. Covid-19 salgını sürecinde de çok önemli inovasyonların gerçekleştirildiğini gördük. İnovasyonla birlikte girişimcilik de hız kazandı. Bu dönemde; sadece ABD'de verilen yeni patentlerin sayısı, 2019'daki seviyenin iki katına çıktı. İnovasyon trendi, işimizin geleceğinden biyofarma devrimine kadar daha birçok trendi de etkiledi. Sadece bunlarla da sınırlı değil. Şirketlerin kârlılığı üzerinde belirleyici rol oynayan inovasyon, kurumsal portföylerin de yeniden yapılandırılmasına neden oldu.
PAYDAŞ KAPİTALİZMİ
İkinci ana başlık olarak ise sürdürülebilirlik öne çıkıyor. Pandeminin ekonomik etkileriyle mücadele sürecinde ülkelerin büyük çoğunluğu toparlanma planlarını var olan çevresel politika önceliklerini ilerletmek için kullanıyor. Örneğin; Avrupa Birliği, 880 milyar dolarlık Covid-19 kriz planının yüzde 30'unu iklim değişikliği ile ilgili tedbirlerde kullanmayı planlıyor. Kanada toparlanmayı iklim hedefleriyle birleştiriyor. Japonya ve Güney Kore 2050'de, Çin ise 2060'ta, net karbon emisyonunu sıfıra indirme sözü veriyor.
Bütün bunlar, sürdürülebilirliğin hükümetler düzeyinde 'yeni normal'in öncelikli konusu olduğunu gösteriyor. Bu konuda artan tüketici beklentileri de şirketlerin, hızlı ve etkili adımlar atmalarını sağlıyor. 'Paydaş Kapitalizmi' pandemide daha da önemli hale gelerek, geleceğe yön veren trendler arasında üçüncü ana başlığı oluşturuyor.
Paydaş kapitalizmi ile zaten değerlendirilebilen bir ölçüt olan kâra, bir 'amaç' kazandırılıyor. McKinsey olarak gerçekleştirdiğimiz uzun vadeli araştırmalar, paydaş kapitalizmini benimseyen şirketlerin kârlılığını da şirket değerini de katlayarak artırdığını ortaya koyuyor. İş ekosistemi gelişiyor. Covid-19 salgınında yaşananlar ve 'yeni normal' bu gelişimi daha da hızlandırıyor.
Z JENERASYONU İLE İLETİŞİM
Bütün bu trendler, bir de tüketimden iletişime hayatın pek çok alanında derin etkileri olan Z jenerasyonu üzerinden değerlendirildiğinde, geleceğe yönelik çok daha belirgin öngörülerde bulunmak mümkün hale geliyor. Zira Z jenerasyonu, diğer nesilleri de etkileyerek geleceği şekillendiriyor. McKinsey olarak yaptığımız araştırmalara göre; bu nesil, değer odaklı yaklaşımı tercih ediyor.
Bu nesil ile iletişimde, gerçeklik ve deneyim zenginliği önem taşıyor. Ayrıca hem sanal hem de fiziksel kanalların aynı anda kullanıldığı, çok katmanlı bir iletişim talep ediliyor. Özetle, geleceği kurgulamak için çalışan kurumların, sivil toplum kuruluşlarının ve şirketlerin öne çıkan bu trendler başta olmak üzere yaşanan dönüşümü doğru okuması ve Z jenerasyonunu da dikkatle inceleyerek hareket etmeleri gerekiyor.