Geleceğe Mektuplar: Zeynep Bodur Okyay
UMUTSUZLUĞA KAPILAMAYIZ
Zeynep Bodur Okyay - Kale Grubu Başkanı ve CEO
Bugünlerde sık sık şu serzenişle karşılaşıyorum: "Dünyamız kötüye gidiyor..." Artık bunu duyduğumda hemen şu cevabı veriyorum: Peki bu bizim seçimimiz olabilir mi?
Çocuklarımız… Gençlerimiz… Hatta torunlarımız…İnanıyorum ki, hepimiz bizden sonraki nesillerin mutlu, sağlıklı, güvende olmasını arzu ediyoruz. Bu içgüdü, hepimizde var…
Peki, bunu sağlamak için ne yapmalıyız? Biz, ne yapıyoruz?
Öncelikle onların gerçekten gelişebilmeleri için bizi besleyen, barındıran ve hayatımızı sürdürmemiz için gerekli kaynakları bize sınırsızca sunan gezegenimize zarar vermeyi bırakmalıyız. Gezegeni korumamız ve sürdürülebilir kılmamız gerekiyor çünkü o bizi koruyor ve ayakta tutuyor.
Tersini düşünelim… Gelecek nesilleri dikkate almadan sorumsuzca davranıp, dünyamıza ciddi şekilde zarar verirsek, onlara bozulmuş ekosistemler ve yok olan doğal kaynaklar bırakırsak. Bunu mu istiyoruz? Bence hayır!
ÇOCUKLARA MİRAS BIRAKABİLİRİZ
Bugün hiçbirimiz çocukların geleceğini tehlikeye atan insanlar olmak istemiyoruz. Evet, biz büyüklerimizden bozulmaya yüz tutmuş bir ekosistem devralmış olabiliriz. Ama bizim kuşağın elinde eşsiz bir fırsat var. Eğer buna kafa yorarsak, insanlık tarihinde çocuklarımıza hiçbir şey bırakmayan ilk nesil olabiliriz: Sera gazı emisyonu yok, yoksulluk yok ve biyolojik çeşitlilik kaybı yok!
İstesek de istemesek de dünya tarihi açısından kritik bir dönemeçte bulunuyoruz. Bizim bugün yaptıklarımız, geleceğin akışını değiştirecek. Yaşlı gezegenimizin ve medeniyetimizin kaderi artık bizim omuzlarımızda. Ve onlarca yıllık gecikmenin ardından, bugün artık kaybedecek hiç zamanımız kalmadı. Evet, bu büyük bir sorumluluk ama umutsuzluğa kapılmaya mahal yok!
Ben şahsen her zaman sorunlardan değil sorumluluktan beslenmek gerektiğine inanan bir insanım. Belki bunu yapmak kolay olmayacak ama başaracağız. Dünyamıza iyi bakacak ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir dünya bırakacağız. Bugünün bozuk sistemlerini yeniden icat etmek, yanlış rotayı değiştirmek için, yeterli bilgiye, deneyime, araçlara ve en önemlisi yeteneğe sahibiz.
EVRİLMEK ZORUNDAYIZ
Ancak evrilmeliyiz. Dünyada her şey bir noktadan diğerine evriliyor. Evrilmek zorunda da… İşte biz de insan odaklı olana, doğaya karşı değil doğayla uyumlu davranana, hayatın akışına ayak uydurana doğru evrilmeliyiz. Bu dünyadaki rolümüzü, "Benim için ne var?"dan çıkıp, iş birliği, ortak yaratıcılık ve katkı zihniyetine dönüştürebilmeliyiz.
Toprağımızı ve suyumuzu korumak eskiden siyasetin işiydi. Bugünse hepimizin… Yapmamız gereken, davranışlarımızı her düzeyde radikal ve küresel olarak değiştirmek. Kısacası acilen daha az tüketmemiz gerekiyor. Daha az. Ve daha fazla tasarruf etmemiz gerekiyor. Çok daha fazla.
Hızlıca harekete geçmeliyiz. Bu inançla Kale Grubu olarak, 'İyi Bak Dünyana' hareketini başlattık. Bu, Grubumuzun 64 yıllık geçmişinden gelen gelenekler ile geleceğimizi emanet edebileceğimiz gençlerin hep beraber yarına attıkları bir adım… Umut veren, umudumuzu pekiştiren, en yakın çevremizden başlayarak 'Kelebek Etkisi' ile dünyamızı sarmayı amaçlayan bir hareket. Bu hareketin liderliğini ben üstleniyorum. Ama bu bir lider hareketi değil! Kale Grubu'nun kapısından içeri giren herkesin büyük yüreklilikle benimsediği ve gereğini yerine getirmeye çalıştığı bir seferberlik.
SAHADA OLMALIYIZ
Ben bir lider olarak sadece eleştiren değil, sahada mücadele eden olmak gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle kendi Grubumuzla ilgili işlerim ve iş dünyası temsilciliğimin yanı sıra daha çok sivil toplum lideri gibi sosyal konuları savunarak bu alanda fayda yaratmaya odaklı çalışmalar yapıyorum.
Grubumuzun kurucusu rahmetli babam İbrahim Bodur'un anısına düzenlediğimiz İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödül Programı'ndan yine babamın doğduğu topraklarda yeşeren Nevruz Köyü Kadınları Kooperatifi'ne, Kale Tasarım ve Sanat Merkezi ile sanatla güzelleşecek bir dünyaya kapı açmaktan iş hayatında kadının temsiliyetinin güçlendirilmesine kadar pek çok alanda gelişim ve değişim için katkı sunmaya çalışıyorum. Tüm motivasyonumu, kendi etki alanım kapsamında yerel, ulusal ve küresel anlamda daha fazla neler yapabilirim sorusunun cevabını bulmaya harcıyorum.
Çünkü sadece torunlarımın değil, şu anda 14 yaşında olan oğlumun da bugün boğuştuğumuz pek çok sorunun çözüme kavuştuğu, daha mutlu ve sürdürülebilir bir dünyada yaşamasını arzu ediyorum. Çünkü bunu onlara borçluyuz…