Bildiğimiz dünyanın sonu...
Nilgün Balcı Çavdar / INBUSINESS
Adaptasyon bugüne kalanların en büyük meziyetiydi. Bundan sonra ayakta kalanların, işini büyütmeye devam edenlerin, kimsenin aklına gelmeyen yeni fikirlerle yepyeni işler kuracak olanların en büyük meziyeti de adapte olmaları olacak.
Baba Vanga ve diğer eski zaman kahinleriyle ilgili haberleri siz de gördünüz mü? Yeni yıla yaklaştıkça, kahinlerin yüzlerce yıl öncesinden bugünlere ilişkin neler söyledikleri bir kez daha merak edilir ve siz hiç aramadan önünüze düşer. Herkes, elinde geleceğin küçük bir parçasını olsun görebileceği kristal bir küre olmasını isterdi. Aziz Torun INBUSINESS'ın "Geleceğe dair en çok neyin cevabını bilmek isterdiniz?" sorusuna "Herkesin aklındaki soru pandeminin tam olarak ne zaman biteceği ve ne zaman normale döneceğimiz. Buna bağlı olarak istikrarlı bir piyasa ortamına ne zaman kavuşacağımızı da merak ediyorum" diye cevap verdi. Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan, "Pandeminin etkileri sona erdikten sonra insanlığın gelişimine katkı sunacak, çevrenin ve doğanın korunmasına destek olacak ne gibi yenilikçi teknolojik uygulamalarla karşılaşacağımızı şimdiden bilmek isterdim" diye yanıtladı.
Hemen hemen herkes aynı yanıtı verdi: "Ne zaman normale döneceğimizi bilmek isterdim". Öyle bir belirsizlik döneminden geçiyoruz bir yandan da öyle hızlı bir değişim dönemindeyiz ki orta ve uzun vadeli geleceğe dair sorulara yanıt aramak çok zor. Önce önümüzdeki bir yılı nasıl geçireceğimizi bilmeye ihtiyaç var. 2020 felaket yılıydı. 2021 adaptasyon yılı olacak. INBUSINESS olarak, yeni yılın ilk sayısının tamamını 'Adaptasyon' başlığına ayırdık. İş hayatının yeni koşullara nasıl adapte olduğuna, nasıl bir dünyaya adapte olacağımıza cevap aradık.
BİLDİĞİMİZ DÜNYANIN SONU
Önümüzdeki bir yılın ekonomik gelişiminde en önemli değişken, elbette salgının nasıl bir seyir izleyeceği. Aşı ile ilgili olumlu gelişmeler salgının 2021'in üçüncü çeyreğinden sonra kontrol altına alınması ihtimalini güçlendiriyor. Ancak hiçbir şey tam olarak eskisi gibi olmayacak. Tüm dünyayı tehdit eden bu ölçekte bir felaket, daha önce tüm dünya bu kadar birbirine bağlıyken gerçekleşmemişti. Evet veba salgınlarında ve Birinci Dünya Savaşı'nın sonundaki İspanyol Gribi salgınında on milyonlarca insan öldü (14'üncü yüzyılda başlayan Kara Veba salgınında Avrupa nüfusunun üçte biri ölmüştü). Ancak o zaman dünya 'küresel' değildi. ABD'nin eski Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Herry Kissenger, Wall Street Journal'da yayınlanan ve "Koronavirüs Salgını Dünya Düzenini Sonsuza Kadar Değiştirecek" başlığını taşıyan yazısını şöyle bitiriyor: "Şimdi, çığır açan bir dönem yaşıyoruz. Liderler için tarihi zorluk, geleceği inşa ederken krizi yönetmektir. Başarısızlık dünyayı ateşe verebilir."
DEVLETLER NE İÇİN VAR?
Kissinger yazısında, koronavirüsün ortaya çıkardığı daralmanın hızı ve küresel ölçeği bakımından tarihte bilinen hiçbir şeye benzemediğine dikkat çekiyor. Salgınlara karşı, sadece ulusal değil uluslararası düzeyde önlemler alınması gerektiğine ve dünya ekonomisinde açılan yaraların iyileştirilmesi gerektiğine de… Ayrıca "Liberal dünya düzeninin ilkelerini koruyun" diyor. Modern devletler meşruiyetini insanların güvenlik, sağlık, ekonomik refah ve adalet olarak sıralanan temel ihtiyaçlarını karşılamaktan alıyor ve "Salgın refahın, küresel ticarete ve insanların hareketine bağlı olduğu bir çağda, duvarlarla çevrili şehirlerin yeniden canlanmasına neden oldu". Salgının ekonomik etkileri tüm dünyayı politik olarak da değiştirecek. Londra Merkezli Uluslararası Düşünce Kuruluşu Chatam House'un Direktörü Robin Niblett, Foreing Policy'de koronavirüs sonrası dünyanın nasıl görüneceğine ilişkin görüşlerini aktarırken, salgının ekonomik küreselleşme için büyük bir tehdit olduğuna değiniyor ve Covid-19'un hükümetleri, şirketleri ve toplumları uzun süreli ekonomik olarak izolasyonla başa çıkma kapasitelerini güçlendirmeye zorladığına dikkat çekiyor: "Bu bağlamda, dünyanın 21'inci yüzyılın başlarını tanımlayan karşılıklı yarar sağlayan küreselleşme fikrine geri dönmesi pek olası görünmüyor."
KARBON EMİSYONLARI VE TİCARET SAVAŞLARI
Nibblet'in de dile getirdiği gibi aslında bu süreç, Çin ve ABD arasındaki müttefiklerini kendi yanına çekerek safları belirleyen ticaret savaşı ile başlamıştı. Ayrıca şirketler üzerinde karbon emisyonlarını azaltma hedeflerine ulaşmak için artan bir kamusal ve siyasi baskı, uzun mesafeli tedarik zincirlerine güveni azalttı.
Bu trend artarak devam edecek… Dünya Ekonomik Forumu'nun 2020 Global Risk Raporu'nda, en yüksek ihtimal görülen riskler arasında ilk beşi, aşırı sıcak hava dalgaları, olağanüstü iklim olayları, kuraklık ve doğal afetler gibi iklimle ilişkili sorunlar oluşturuyordu. Karantinalar sırasında uydu raporlarının Çin'de hava kirliliğini nasıl azalttığını, Venedik'in bulanık kanallarında yunusların yüzdüğünü görmek, salgın gibi bir felaketten sonra iklim felaketinin de ne kadar gerçek olduğuna insanları daha çok ikna etti.
Uzun mesafeli tedarik zincirlerinden vazgeçilmesi Türkiye için bir fırsat. Danışmanlık şirketi Kearney'in Türkiye Direktörü Onur Okutur, "Uluslararası ticarette covid etkisiyle yaşanan büyük değişime dair bazı öngörülerde bulunmak mümkün. Pandeminin etkisiyle tedarik zincirlerinin kısalacağını ve yeni dönemde Avrupa ülkelerinin özellikle yakın yerlerde üretim yaptırmayı tercih edeceğini öngörüyoruz" diyor ve ekliyor: "Yakın yerlerden tedarik eğiliminin, Avrupalı alıcılar açısından Türkiye'nin cazibesini artıracağını öngörüyoruz."
AN'I YAŞAMAK
Salgınla başlayan süreçte değişim çok büyük olacak. Salgının ilk günleri doktorların 'travma tedavisi' dedikleri, acil servislerde yaptıkları müdahalelere benziyor. Maske takmaya, evden çalışmaya, online kanallardan ürün ve hizmet satın almaya hemen uyum sağladık. Bu servisleri veren Banabi, Getir, Slack, Zoom gibi şirketler hızla büyüdü. Bankacılık da dijital işlemler beş yılda alacağı mesafeyi birkaç ay içinde kat etti… Bu süreçte acil olarak atılması gereken ilk adımlar atıldı. Okutur'un dediği gibi "Covid-19 bir anlamda şimdiki anı sürekli kılıyor ve kuruluşları anda kalmaya zorluyor". Sıra daha büyük değişimlere adapte olmakta. Ocak sayımızda yer alan her lider ve şirket, adapte olmaları gereken yeni koşulları, nasıl adapte olduklarını ve gelecek planlarını anlattı.
Geçmiş olsun 2020 artık bitti. Sıkı tutunun 2021 başlıyor.