İyileşmenin temel kaldıracı...
Fuat Tosyalı-Tosyalı Holding - Yönetim Kurulu Başkanı
Geleceğin dünyası hızla şekillenirken tüm dünyanın sorunları ortak sorularda birleşti: Yaşadığımız bu dönüşüm sürecinden en fazla kimler etkilenecek? Başarının tanımı ne yönde değişecek? Ekonomik ve toplumsal refahın motorları ne olacak? Bu yeni dünyayı yönetecek olan "akıl" nasıl şekillenecek?
Küreselleşmeden dijitalleşmeye, iklim krizinden salgına, tedarik zincirlerinin kırılganlığından yenilikçi üretim modellerine, sürdürülebilir ekonomiden değişen ticaret kanallarına kadar her alanda büyük bir dönüşüm ve yenilenmenin yaşandığı zamanlardan geçiyoruz. İçinde bulunduğumuz bu zorlu, ama bir o kadar da yeni fırsatlar sunan dünyayı yönetecek 'akıl', sürdürülebilir gelişimin önündeki sorunların farkında olan, içinde bulunduğumuz teknolojik dönüşümü benimseyen ve tüm bu dönüşümü geleceğin çözümlerini üretecek araç olarak kullanabilen yapıda olmalı… Sürdürülebilirlik konusunda dünyaca ünlü bir isim olan John Elkington'un da ifade ettiği gibi, "Sürdürülebilirliğin piyasa hareketlerini belirleyebileceği bir zamanlar imkansız görünürken bugün bu yaklaşım, ekonomik iyileşmenin temel kaldıracı haline gelmiş durumda."
Tüm dünyada sürdürülebilir yatırımlar ana akıma dönüşüyor. Rakamlar bunu son derece net bir şekilde ortaya koyuyor. 2012'de küresel boyutta 13,3 trilyon dolar olan sürdürülebilir yatırımlar; 2014'te neredeyse iki kata yakın bir artışla 21,4 trilyon dolara 2019 başında ise 31 trilyon dolara ulaştı. 2020 başında Davos Zirvesi'nden çıkan ortak çağrının "Toplumun sorunlarını çözme ihtiyacı hakkında sadece konuşmak yeterli değil; bu sorunların ciddiye alınması ve çözümlere yatırım yapılması gerekiyor" yönünde olduğunu hatırlamak gerekiyor. Nitekim sürdürülebilir yatırımlar sadece yaşadığımız dünyaya, topluma fayda sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yatırımcılarına değer de katıyor. Öyle ki Boston Consulting Group tarafından yayınlanan yeni bir araştırma, karbon emisyon oranı düşük olan şirketlerin, aynı işi yapmalarına rağmen karbon emisyonu yüksek olan şirketlerden yüzde 22 ila 25 arasında daha yüksek hisse değerine sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Dünya genelinde şirketler sadece para kazanarak yollarına devam edemeyeceklerini görüyor. Tüm iş stratejilerini yaşadıkları topluma, müşterilerine, çalışanlarına değer yaratmaya odaklanacak şekilde yeniden tasarlıyorlar. Bu süreçte önemli bir gelişme de Avrupa Birliği'nin, yeni büyüme stratejisinin adını "Yeşil Mutabakat" olarak açıklaması oldu. Birlik, bu strateji temelinde 2030'a kadar karbon salımını yüzde 50 azaltmayı, 2050'de ise sera gazı emisyonlarını net olarak sıfırlamayı hedefliyor. Bu yeni düzen, enerjiden sanayiye, tarımdan ulaştırmaya her sektörde karbonsuz bir ekonomi modeli getirirken ticarette de oyunun kurallarını yeniden belirleyecek. Avrupa Birliği, Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olduğundan bizim de daha yeşil bir sanayi stratejisi belirlememiz, tüm sektörlerimizle bu yeni düzene hazır hale gelmemiz gerekiyor.
Tosyalı Holding olarak yıllık çelik üretim kapasitemiz 6 milyon tonu aştı. Yakın zamanda 10 milyon tonu aşacak üretim hacmimizle dünyanın lider demir çelik üreticileri arasındaki yerimizi daha da güçlendireceğiz. Bu başarı hikayesini "yeşil çelik" üreticisi olarak yazmak, sürdürülebilirlik felsefemizin ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtı.Türkiye'nin global demir çelik üreticisi olarak, dünyanın en küçük karbon ayak izine sahip "yeşil çeliğini" üretmenin gururunu yaşıyoruz. Tosçelik ERW Boru Profil'in Osmaniye OSB'de üretim tesisi çatısında Avrupa'da tek seferde kurulan en büyük güneş enerjisi santralini kurduk. 200 bin metrekarelik bu tesis, dünyanın en büyük ilk beş çatı tipi güneş enerji santralinden. Bu santral, 10 bin tonluk karbon emisyonu salımı engellemesi ve 750 bin ağacı doğaya kazandırmasının yanı sıra çelik sektöründe güneş enerjisinin sürdürülebilir gelişimi açısından da önemli bir örnek oluşturuyor.
Türkiye gibi birçok Avrupa ülkesinde üretim tesisleri, yenilebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyor. Bu yatırımlar hem çevreci hem ekonomik oluyor. Sadece enerji maliyetlerini düşürmekle kalmıyor, ülke ekonomisinin cari açığını kapatma konusunda da önemli bir araca dönüşüyor. Öte yanda New York Borsası'na kote Amerikalı ortağımız Harsco ile ortak kurduğumuz tesisle yıllık ortalama 1,2 milyon ton cüruf atığı ekonomimize kazandırıyoruz. Burada sadece grubumuz bünyesindeki değil tüm sektörün cüruf atığının ekonomiye kazandırılmasından bahsediyoruz ki bu geri dönüşüm, yol yapımından çimento üretimi ve gübre üretimi gibi farklı sektörlerde hammadde olarak kullanılıyor. Bu iş ortaklığı, dünyanın en küçük "karbon ayak izi"ne sahip çelik üreticisi olma konusunda kararlılığımızın en önemli göstergesi.
Tabii ki yenilikçilik ve inovasyon da önceliklerimiz arasında. 2008'de bir Türk sanayicisi için cesaret isteyen bir yatırıma karar verdik ve ülkemizin ilk yassı çelik üretimi tesisi için düğmeye bastık. Bu yatırımı en kompakt ve en ileri teknolojiyi kullanarak rekabetçi bir vizyonla başardık. Endüstri 4.0'ı endüstriyel üretim dünyasının, ileri teknoloji ve dijital dönüşümle buluştuğu yer olarak görüyoruz ve bunun Türkiye sanayisi için büyük bir fırsat olduğuna inanıyoruz.
"Yaşam İçin Tosyalı" derken, insan, toplum ve çevre için değer yaratmayı hedefledik. Önce insan yaklaşımımız doğrultusunda, hayal eden, kendine inanan ve güvenen nesiller yetiştirmeye; sürdürülebilir bir gelecek sağlamak için yenilenebilir enerji yatırımlarımıza öncelik vermeye, kaynaklarımızı etkin bir şekilde kullanarak gelecek nesillere kalıcı değerler üretmeye ve ülkemize katkı sağlamaya devam edeceğiz.