HEYECANI TÜRKİYE’DEN GELEN BÜYÜME


70 YILDIR TÜRKİYE’DE OLAN HILTON, EDİRNE’DEN ARDAHAN’A KADAR KONUMLANMAYI HEDEFLİYOR. 24 MARKASININ 11’İYLE TÜRKİYE’DE VARLIK GÖSTEREN HILTON’UN AVRUPA KITASI KIDEMLİ BAŞKAN YARDIMCISI DAVID KELLY’E GÖRE TÜRKİYE’NİN 81 ŞEHRİNDE DE HALA KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN BÜYÜK BİR POTANSİYEL VAR. Gamze Karagöz / Fotoğraflar: Kutup Dalgakıran
Türkiye, Hilton ile 10 Haziran 1955'te, İstanbul Harbiye'de açılan otelle tanıştı. Ülkemizdeki lüks kavramını yeniden tanımlayan bu otel, Türk turizminde bir dönüm noktası oldu.
Aradan geçen 70 yılda Hilton dünyadaki büyümesini sürdürdü. Yaklaşık 8 bin 600'ün üzerinde otel portföyü ile Avrupa'dan Afrika'ya kadar yayılan Hilton, dünya genelinde günde ortalama iki otel açılıyor. Türkiye'nin turizmdeki büyüme potansiyelinden yararlanmak için adımlar atmaktan da geri kalmadı. Hilton yönetimi, son olarak geçtiğimiz ay sekiz yeni oteli beş farklı marka altında Türkiye'ye getirdiğini duyurdu. Zaten Türkiye, Hilton'un Kıta Avrupası içerisinde en çok büyüyen bölgesi ve küresel olarak ise altıncı büyüme alanı olarak yer alıyor. Bugün faaliyette olan ve proje aşamasındaki otelleriyle birlikte ülkemizde 129 oteli olan ve 30 şehre yayılan Hilton, Türkiye'nin 81 ilindeki potansiyelinin de farkında.
INBUSINESS olarak Hilton'un Türkiye'deki yatırım motivasyonu, potansiyeli ve fırsatları üzerine Hilton'un Avrupa Kıtası Kıdemli Başkan Yardımcısı David Kelly ve Hilton Türkiye Yatırım Direktörü Funda Eratıcı ile röportaj gerçekleştirdik.
Turizm sektörünün dünyada ve Türkiye'de büyümesini Hilton özelinde nasıl değerlendiriyorsunuz?
David Kelly: Hilton olarak dünya genelinde 24'ten fazla markayla, 8 bin 600'ün üzerinde otel işletiyoruz ve günde ortalama iki otel açılıyor. Bu, global ölçek için oldukça yüksek bir oran. Şimdi bu büyük resme Türkiye özelinde bakacak olursak, Türkiye'de şu anda toplamda faaliyette olan ve proje aşamasındakilerle birlikte 129 otelimiz bulunuyor. Ve bugün burada olmaktan ayrıca mutluluk duyuyorum çünkü Türkiye'de sekiz yeni otel için imza attık. Premium ekonomi segmentindeki Spark markamızı da Türkiye'ye getirdik. Böylece dünya genelindeki 24 markamızın 11'i artık Türkiye'de de faaliyet gösteriyor. Bu tablo, Türkiye'de turizm sektörünün ne kadar hızlı geliştiğini ve büyük fırsatlar sunduğunu gösteriyor.
Hilton olarak nasıl bir iş modeliyle bu otel portföyünü yönetiyorsunuz?
David Kelly: Biz "asset-light" dediğimiz, yani varlık hafif bir iş modeliyle çalışıyoruz. Böylelikle otellerimizin ya franchise olarak işletilmesini sağlıyoruz ya da biz yönetiyoruz. Bireysel yatırımcılardan kurumsal yatırımcılara ve özel sermaye şirketlerine kadar çok geniş bir paydaş yelpazesi ile çalışıyoruz; bu da yatırım tabanımızın çok geniş ve çeşitli olmasını sağlıyor.
Hilton'un güçlü büyüdüğü alanlar ve bölgeler neresi?
David Kelly: Kıta Avrupası'na bakarsanız orada sadece 46 farklı ülkeyi yönetiyoruz. Yapımı süren veya proje aşamasında olanları da eklerseniz 52 ülkeyi aşıyor. İtalya, İspanya, Portekiz, Fransa gibi ülkelerden, Kuzey Avrupa'ya kadar geniş bir alana yayılmış durumdalar. Orta Doğu ve Afrika'da da güçlü bir şekilde büyümeye devam ediyoruz. Güçlü büyüdüğümüz iki alan var: Güney Avrupa tatil köyleri ve genel olarak tatil köyleri. Türkiye'de Dalaman buna örnek gösterilebilir. 77 Resort otelin bulunduğu Avrupa ve Afrika'da tatil köyü alanında güçlü bir şekilde büyüyoruz. Türkiye'deki son duyurumuz da gösteriyor ki büyümemizin, gelişmemizin önemli bir kısmı lifestyle olacak.
Hilton'un otel portföyü ülkelere göre nasıl dağılmış durumda? Türkiye bu tablo içinde nasıl yer alıyor?
David Kelly: En çok otel Amerika Birleşik Devletlerinde, onun dışında da dünya geneline düzgün bir şekilde dağılımı var. Örneğin Çin ve Hindistan hepsi çok iyi büyüyor. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgemizde, Birleşik Krallık ve İrlanda'da güçlü franchise büyümesi var. Kıta Avrupası'nda da güçlü bir büyüme var, ki bu bağlamda Türkiye, Kıta Avrupası'nda bizim için en hızlı büyüyen bölge ve global olarak altıncı en büyük büyüme alanımız. Kaldı ki turizm, Türkiye ekonomisinin de en önemli itici güçlerinden biri ve ülkenin gayrisafi yurt içi hasılasına ciddi katkı sağlıyor. Geçtiğimiz yıl sektör yüzde 12 büyüme gösterdi ve bu güçlü yükselişini sürdürmeye devam edecek çünkü Türkiye'nin turizm temelleri son derece güçlü ve 81 şehrinde de hala keşfedilmeyi bekleyen büyük bir potansiyeli var.
Öyleyse bu bağlamda son yatırımınız Türkiye'deki varlığınızı nasıl güçlendiriyor?
Funda Eratıcı: Bizim geleneksel bir söylemimiz vardır: ''Edirne'den Ardahan'a.'' Aslında Hilton için de bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu yılın başında Kars Sarıkamış'ta ilk kayak otelimizi açtık, şimdi de Edirne'de DoubleTree by Hilton markamızla yeni bir açılışa hazırlanıyoruz. Yani diyebiliriz ki Edirne'den Ardahan'a kadar her yerdeyiz. Bu sekiz yeni otel anlaşması arasında özellikle iki proje bizim için çok özel. Bunlardan ilki Kapadokya Ortahisar'da yer alacak ve bölgenin mağara konseptine uygun tasarlanacak. İkinci otel de oldukça heyecan verici olacak. Pera Palas'ın karşısında yer alan Palazzo Donizetti Oteli. Bir dönem Osmanlı İmparatorluğu'na özel marşlar bestelemesi için İstanbul'a davet edilen Donizetti'nin yaşadığı bu bina, Hilton'un Tapestry Collection markasıyla yeniden misafirlerini ağırlayacak.
Bu 8 otelin markalar açısından nasıl bir dağılımı var?
David Kelly: Şimdi bizim organik olarak yarattığımız 6 yaşam markası var. Tapestry, Curio, Canopy bunlara yaşam markası diyoruz. Geçen ay açıkladığımız sekiz yeni otel projesi ise beş farklı markaya göre dağılmış durumda. İki Tapestry, iki DoubleTree, iki Hilton Garden Inn, bir Hampton ve bir Curio geliyor. Bunlar sadece markalarıyla değil, otellerin hikâyeleri ve konseptleri de oldukça özel projeler. Örneğin Curio markasının bizim için en güzel tarafı Donizetti Otel gibi güzel hikayelere uygun olması. Çünkü burada muhafaza ettiğimiz kültür ve tarih, müşterilerin şehir deneyimini otelde de devam ettirmesini sağlıyor. Taksim'de bir Canopy açılıyor. İzmir Bomonti'den bir Canopy geliyor. Ayrıca İzmir'e bir lifestyle otel daha geliyor. Konak'ta, İzmir Körfezi'nin mükemmel manzarasına sahip güzel bir otelimiz olacak. Karşıyaka'da DoubleTree by Hilton'a dönüşecek başka bir otel için yatırım yapacağız. Ayrıca Adana Havalimanı'nın kapanması ve Çukurova Havalimanı'na taşınmasıyla birlikte Mersin'e artan bir ilgi var. Bizde bu ilgiyi değerlendirerek şehirde bir olan marka sayımızı üçe çıkarmaya karar verdik.
Hilton'un Türkiye'nin doğu bölgelerine yönelik yatırımları da dikkat çekiyor. Funda Hanım, siz bu bölgenin yatırım potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Funda Eratıcı: Özellikle son dönemlerde, Türkiye'nin doğu bölgesinde gördüğümüz hareketlilikle birlikte burada yeni oteller açmaya başladık. Bu bölgedeki oteller beni daha da fazla heyecanlandırıyor. Çünkü şehirlerde açılan otellerin çoğu, o şehirdeki ilk uluslararası otel olma özelliğine sahip. Örneğin, Bitlis'te bir Hilton Garden Inn açacağız ve bu, şehrin ilk uluslararası markalı oteli olacak. Ayrıca Mardin Midyat'ta Hampton by Hilton markamızla büyümeye devam ediyoruz. Bu tür projeler bizim için çok değerli, çünkü bu bölgelerde öncü olmayı ve ilk adımı atan marka olmayı önemsiyoruz. İnanıyorum ki bizden sonra başka markalar da bu bölgelere yatırım yapacak. Türkiye'nin doğu bölgelerinde hala pek çok kişinin keşfetmediği, muhteşem güzellikte yerler var. Biz de bu yatırımlarla o bölgelerin turizm potansiyelini ortaya çıkarmayı hedefliyoruz.
Peki Türkiye'yi Hilton için özel kılan nedir? Türkiye'de yakın zamanda nasıl bir büyüme planlıyorsunuz?
David Kelly: Son yatırımlarımızla Türkiye'deki 70 yıllık varlığımızın temelini güçlendiriyoruz. Zira ülkeye giren ilk uluslararası otel markası Hilton. Bu yüzden Türkiye ile çok güçlü bir bağımız var. Kendimizi bu toplumun bir parçası ve ailenin bir üyesi olarak hissediyoruz. Bugün elimizde 27 otelden oluşan bir portföy mevcut. Bunun yanında planlanan ve yatırım sürecinde olan ise neredeyse 40 otel var. Yani önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde sadece İstanbul'da 40 otelimiz olacak.
Dünya genelindeki 24 markamızın 11'i artık Türkiye'de de faaliyet gösteriyor.
"Özellikle son dönemlerde, Türkiye'nin doğu bölgesinde gördüğümüz hareketlilikle birlikte burada yeni oteller açmaya başladık. Her ne kadar bütün oteller beni heyecanlandırsa da, bu bölgedeki oteller beni daha da fazla heyecanlandırıyor."
HİLTON'UN TÜRKİYE MOTİVASYONU
Turizmin, Türkiye ekonomisinin en önemli itici güçlerinden biri olduğunu ve ülkenin gayrisafi yurt içi hasılasına ciddi katkı sağladığının altını çizen David Kelly, Türk turizminin geleceği ve şirket olarak hedefleriyle ilgili şu bilgileri paylaşıyor: "Geçtiğimiz yıl sektör yüzde 12 büyüme gösterdi ve bu güçlü yükselişini sürdürüyor. Türkiye'nin turizm temelleri son derece güçlü ve 81 şehrinde hala keşfedilmeyi bekleyen büyük bir potansiyel var. Bugün 30 şehirde varız. Bunun haricinde kalan bölgelerde, her biri kendine özgü tarihi ve deneyimiyle büyük fırsatlar görüyoruz. Özellikle Curio Collection, Canopy ve Tapestry gibi yaşam tarzı markalarımızla, karakteri ve geçmişi olan mevcut otelleri dönüştürerek bu destinasyonlara kazandırmayı hedefliyoruz."
Kelly, "Sürdürülebilirlik açısından,
adına 'Travel
with
Purpose'
dediğimiz hedeflerimiz
var" diyor.