Erken Teslimle 5 yılda ilk 5’e girdi


Gıda ihracatı ile girdiği Kazakistan pazarında gayrimenkul ve inşaatta ülkenin en büyük 3 şirketinden biri olmayı başaran Rams, 2020’de birikimlerini Türkiye’ye getirdi. Erken teslim stratejisiyle Türkiye’de 3 yılda 3 bin konut teslim eden Rams, 2026’ya kadar bu rakamı 6 bin konuta çıkaracak. Rams Türkiye’nin Yönetim Kurulu Başkanı Devran Bülbül şimdi ünlü lüks tasarım markası İtalyan Etro ile İstanbul’u lükste bir üst lige taşımaya hazırlanıyor.
Yazan: Pınar Karahan Fotoğraflar:Serhat Hayri
Pandemi karamsarlığının hala devam ettiği 2021'in son aylarında İstanbul'da tamamlanamamış büyük bir gayrimenkul projesinin mağdurları için parlak bir umut ışığı belirdi. 40 yıl önce Gaziantep'te doğan ve gıda ihracatı yaptığı Kazakistan başta olmak üzere Türk Cumhuriyetleri'nde büyüyüp köklenen Rams, Türkiye pazarına girerken yarım kalmış Quattro İstanbul projesini satın aldı. Ve bir yıl gibi kısa bir sürede projeyi tamamlayarak hak sahiplerinin yıllardır devam eden mağduriyetlerini giderdi. Bu; Rams'ın Türkiye pazarına girerken uygulayacağı 'zamanında teslim' stratejisinin ilk adımıydı. Takip eden dönemde şirketin yapımına başladığı Rams Garden Bahçelievler ve Rams City Haliç projelerindeki rekor teslim süreleri ve rekor satış rakamları Rams'ı bir anda inşaat ve gayrimenkul sektörünün en çok konuşulan şirketi haline getirdi. Galatasaray stad sponsorluğu ile de Türkiye'de artık Rams'ın adını duymayan kalmadı. Lükste 'high-end' kategorisinin en önemli markalarından Etro'nun dünyadaki ilk rezidans projesini İstanbul'da Rams ile birlikte hayata geçirmesi ise uluslararası boyutta dikkat çekti. Üstelik Rams, ünlü İtalyan markası Etro ile İstanbul'a sadece ikonik bir bina kazandırmakla kalmadı markalı lüks konutta çıtayı Londra, Paris, Los Angeles, Miami ya da Dubai gibi rakip şehirlerden daha yüksek bir seviyeye çıkardı. Bu hızlı büyümenin ardında global bir marka olma vizyonunu daha ilk günden benimseyen Rams'ın kurucusu Ramazan Bülbül'ün, Türkiye pazarına girerken koyduğu '5 yılda ilk 5'e girme' hedefinin payı çok büyük. Döneminin cesur girişimcilerinden Ramazan Bülbül'ün yaptığı her işte ses getirmesi nedeniyle Ramses adını verdiği şirketinin, Ramazan and Sons'tan (Ramazan ve oğulları) hareketle Rams'a dönüşmesi boşuna değildi. Şirketin uluslararası bir marka olma vizyonun bir parçasıydı bu. Globalleşme hedefi için atılan ilk ve en büyük adım ise şirketin yurt dışındaki birikimlerini 2021 yılında doğduğu topraklara taşımak oldu. Globalleşme yolculuğunu Türkiye'den başlatan Rams'ın gelecek rotasını Rams Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Devran Bülbül şöyle anlatıyor: "Türkiye pazarına girerken babam Ramazan Bülbül önümüze 'konut üretiminde önce Türkiye'nin sonra dünyanın ilk 5 büyük firmasından biri olun' hedefini koydu. Türkiye'de 3 yılda 3 bin konut yaptık, teslim ettik. 2026 yılında bunu 6 bine çıkaracağız. Türkiye taahhütte dünyada ilk 3'te. Bizim hedefimiz konutta da bu başarıyı yakalamak ve ülkemizi uluslararası rekabette en üst noktaya çıkarmak."
Bu hedef kapsamında Kazakistan ve Irak'ta devam eden projelerinin yanı sıra şimdiden Almanya'da 2 bin konutluk bir proje için kolları sıvadıklarını söyleyen Bülbül, Macaristan ve Arnavutluk'ta projeye başlama aşamasında, İngiltere'de de proje arayışı içinde olduklarını kaydediyor. Dünyadaki lüks yaşam adresleri içinde İstanbul'u bir üst lige taşıyacak Rams Beyond Etro Rezidans'ta buluştuğumuz Bülbül, Rams'ın İstanbul'u gayrimenkulde de şampiyonlar ligine taşıyacak stratejisinin yanı sıra faaliyet yürüttükleri 7 farklı sektördeki hedeflerine ilişkin sorularımızı içtenlikle yanıtladı.
Türkiye'de gıda ihracatı ile başlayan, yurt dışında köklenen, sonra anavatanına dönüş yaparak bugün 7 farklı sektörde faaliyet gösteren bir hikaye Rams'ınki… En başa dönecek olursak gıdada üretim de yapılıyor mu yoksa sadece ihracat ile mi başlanıyor?
Cizreli bir aileyiz, babam Ramazan Bülbül, 1980'lerin başında bisküvi, çikolata, şekerleme satışıyla ticarete atılıyor. İşlerini zamanla büyütüp bölge ülkelere gıda ihracatına başlıyor. Zamanla Kazakistan'da çikolata ve un fabrikaları bile kuruyor. Kazakistan'da ilk un fabrikasını kuran Türk şirketiyiz mesela. Babam o dönem gıdadan kazandığını aralıksız olarak arsaya yatırıyor. Sovyet Rusya'nın dağılması ve Türk Cumhuriyetleri'nin kurulmasıyla da bölgede oluşan fırsatları değerlendirmeye çalışıyor. Sonrası gıdadan inşaata uzanan bir serüven. Bizi Kazakistan'ın ilk 3 büyük inşaat şirketinden biri olmaya kadar taşıyor.
O dönem şirketin adı da farklıydı..Gıda ticareti yapılan şirketin adı Ramses'ti, Ramazan Bülbül girdiği her sektörde ses getirir mantığıyla konulmuş. Sonra inşaat sektörüne girerken şirketin adını, Ramazan and Sons'tan (Ramazan ve oğulları) hareketle Rams olarak değiştirdik. Daha global bir marka için de ilk adım oldu.
Bugün özellikle gayrimenkulde Kazakistan'ın 3. büyük şirketi konumundasınız…
Evet, 37 yıldır inşaat sektöründeyiz ve 40 yıla yakın bir zamandır bayrağımızı Kazakistan'da gururla dalgalandırıyoruz. Gıdadan gelen gelirle sağlanan arsa birikimiyle hızlı bir şekilde büyüdük. Bölgenin en fazla konut geliştiren ve en fazla konut satışı yapan ilk 3 firmasından biri olduk. Rams Beyond Almatı Projesi, 40 katlı bir proje ve o bölgenin en yüksek kulesi unvanına sahip. Taahhüt işleri, Rus şirketi Lukoil'in madeni yağ fabrikası, Hyundai'nin araç ve yedek parça fabrikaları, Kazakistan'ın MotoGP pistleri, tribünleri gibi önemli endüstriyel ve anıtsal binalar da yapan bir grubuz.
Gayrimenkulde böyle hızla ilerleme kaydedince gıda sektöründeki çalışmalarınız devam etti mi?
Hayır, gıdada şu an devam eden bir işimiz yok. İnşaatın büyümesi ile beraber gıda durdu ama başta sağlık sektörü olmak üzere odaklandığımız başka sektörler oldu. Yine Almatı'da Türkiye'nin sağlık vizyonu ile işlettiğimiz bir kadın, doğum ve çocuk hastanesi ile bir de genel hastanemiz var. Helmir markasıyla faaliyet yürütüyor. Yeme – içme sektöründe ciddi atılımlarımız oldu. Big Chef's markasının Kazakistan hakları bize ait. Markayı orada çok güzel konumlandırdık.
Kaç Big Chefs şubesi var Kazakistan'da?
Şu an grubun yaklaşık 15 restoranı bulunuyor. Kazakistan'ın kayak sporunun da yapıldığı en meşhur dağlarından biri Çimbulak Dağı'nda çok keyifli bir Big Chefs açtık mesela. Bir de genelde kendi projelerimizin altında konumlandırdığımız birkaç restoran markamız var.
İhtiyacı gördüğünüz her alanda hızlı karar alarak yatırımlarınızı yapmışsınız anladığımız kadarıyla…
Olayımız bunun üzerine kurulu. İhtiyacı öngörüp o ihtiyacı kapatmaya yönelik çalışınca başarı da memnuniyet de geliyor arkadan.
Peki, Türkiye'ye dönüşünüz nasıl oldu?
Kazakistan'da şu ana kadar 6 milyon metrekareye yakın proje gerçekleştirdik. 30 binden fazla konut sattık. Yaklaşık 100 bin insan Almatı'da bizim yaptığımız projelerde yaşıyor. Kazakistan'da edindiğimiz know-how'ı ve tabii ki sermaye birikimimizi ülkemize taşımak istedik. Türkiye'de hem fırsat gördük hem de özlemimiz ağır bastı. Bir de Türkiye'de gayrimenkul alanında repütasyon açısından çok kıymetli şirketler var ama bunların sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.
En iyi olduğumuz alanda inşaatta biz neler yapabiliriz diye baktık. Yaptığımız araştırmaların sonunda gördük ki Türkiye'de markalı konutta kalitesi ve repütasyonu güçlü şirket açığı var. Pazar araştırmalarımıza burada projeler başlayamıyor, başlasa bitirilemiyor ve pek çoğu zamanında teslim edilemiyordu. Daireler üzerine ipotekler çekilip tapu verilemiyor. 400 bin küsür kayıtlı gayrimenkul geliştiricisi var ancak repütasyonu kuvvetli 20 firma ya var ya yok maalesef sayabileceğimiz.
Türkiye taahhüt işinde uluslararası bir üne sahip aslında…
Evet, kesinlikle doğru, Türkiye altyapı taahhüt işlerinde ve büyük endüstriyel projelerde uluslararası rekabette ilk 3'te. Hatta çoğu zaman Çin'den sonra dünyada ikinci. Ülkemizi yurt dışında gururla temsil eden birçok grup var ama gayrimenkul sektöründe durum biraz farklı. Adını yurt dışında duyurmuş konut üretimiyle öne çıkan Türk markası pek yok. Bu alanda önemli bir açık var. Yaptığımız araştırmalarla sorunun ne olduğunu da tespit ettik. Bir inşaat firması olarak üstümüze düşeni yaptığımızda başarının geleceğini gördük. Türkiye pazarına giriş sürecinde babamız bize, "5 sene içinde ilk 5'e girmeniz gerek" diyerek ciddi bir hedef koydu. Ben ve kardeşlerim çok küçük yaşlardan itibaren işlerin içindeydik, adeta şantiyelerde büyüdük. Yaşımız genç olsa da babamızın vizyonu ve iş takibindeki disiplini ile inşaatta başarının sırrını bir nevi bug'ını çözmüştük. İş takibi nasıl yapılır? Vizyon nedir? Bir de zamanında teslim etme konusu bizi zorlamayacak bir konuydu. Türkiye'de geliştiricinin kim olduğundan çok projenin bitip bitmeyeceği, ne zaman teslim edileceği endişesi oluyor tüketicide. Biz tüm projelerimizde zamanında değil, zamanından önce teslim etme mottosuyla başladık. Yapmamız gerekeni yaptık, yani projeyi zamanında hatta zamanından önce teslim ettik. Ve sadece bu olağan sorumluluğumuzu yerine getirmemiz bizi bir şekilde öne çıkardı. Bir anda sektörün en çok konuşulan, en dikkat çeken şirketi olduk. Bu da elbette bize 5 yıl gibi kısa bir sürede hedeflediğimiz başarıyı getirdi.
Biraz Türkiye'deki projelerinizi detaylandırabilir misiniz? İlk projeleriniz hangileriydi?
İlk projemiz Quattro İstanbul'du. 8 ay gibi kısa bir sürede tamamladık. Sonrasında Merter'deki eski Efes Pilsen fabrikasının olduğu araziyi geliştirdik. 14 ay gibi kısa bir sürede inşaat yapıp tamamladık, 16. ayda orada yaşam başladı. Türkiye'de de en hızlı teslim edilen projelerden biridir. İnşaatı da, satışı da rekor hızda oldu. Daha sonra Rams Haliç projesini geliştirdik. Piyasa durgun olmasına rağmen sıra fişiyle daire sattığımız bir dönem yaşadık. İlk gün 240 daire, ilk 4 günde 400 daire satıp o dönemin rekor satışlarından birini gerçekleştirdik. Türkiye'de daha ikinci yılımızdı. Projemi zamanında teslim ettim diye ön plana çıkmak istemezdim. Daire sahiplerinin gelip sarıldığı bile oluyor.
Uzun yıllardır tamamlanamayan projeleri de tamamlayarak biraz da bir kurumsal sosyal sorumluluk gibi mi baktınız meseleye ?
Türkiye'de gerçekleştirdiğimiz ilk projemiz Quattro İstanbul, 8 yıl önce başlamış ancak tamamlanamayan bir projeydi. Yıllardır devam eden, hak sahiplerinin mağdur olduğu bu projeyi tamamlamanın sonuçları bize çok olumlu yansıdı. Böylece pazara ses getiren bir işle girmiş olduk. Aslında bilinçli bir tercihti zira 400 sayfalık bir Ar-Ge raporumuz vardı sektöre ilişkin. Tüm oklar büyümek ve globalleşmek için Türkiye'yi gösteriyordu. Bir de projeleri zamanında tamamlayarak öne çıkmak gibi işimizi kolaylaştıran bir durum söz konusuydu. En temel sorumluluğumuzu yerine getirince yani sağlam, kaliteli ve zamanında teslim stratejimizle yakaladığımız hızlı ivme başarımızı perçinledi. Şu an Türkiye'de en fazla konut geliştiren ve en fazla satış yapan şirketlerden biriyiz. Pandemi gibi sektörün en durgun olduğu dönemde bile en fazla konut geliştiren firmalardan biri olduk.
Kazakistan'da sektördeki pozisyonunuz nasıl, orada devam eden projeleriniz var mı?
Kazakistan'da inşaat şirketleri son derece güçlü. Toplasanız ülkede 10 bin kayıtlı müteahhit vardır. Bunlardan rekabette güçlü 50'den fazla firma var. Bizim rekabet ettiğimiz şirketlerden biri dünyanın en büyük 17. inşaat şirketi, diğeri de Kazak hükümetinin kurduğu bir şirket. Rams olarak her zaman ilk 3'te olan tek Türk şirketiz. Babam halen Kazakistan'daki işlerimizin başında ve evet orada devam eden konut projelerimiz var.
Tüm işleriniz arasında gayrimenkulün payı nedir?
Global anlamda grubumuz içinde gayrimenkulün payı yüzde 50'nin biraz üzerindedir ancak Türkiye'de gayrimenkulün bizim işlerimizin içindeki payı yüzde 5 civarında. Türkiye'de bu kadar ses getirmemizin sebebi dediğim gibi hızımız. Aslında bizim Kazakistan'da devam eden projelerimizin büyüklüğü buradakinin 4 katı civarında. Sadece Erbil'de yaptığımız proje, Türkiye'de yaptığımız projelerin toplamından daha büyük.
Irak'taki projenizden söz etmişken, yurt dışında nerelerde hangi projelerinizden de biraz bahseder misiniz?
Tayland'da Phuket bölgesinde çok keyifli bir otelimiz mevcut. Onun dışında Erbil'de inşaası devam eden en büyük projelerden olan Rams Pavilion projesi devam ediyor. 864 villa, 44 adet rezidans kulesi, ofis otel bir de yaklaşık 300 bin metrekare AVM projesinin olduğu, en önemli projelerden biri. Kazakistan'da yaklaşık 2,5 milyon metrekarelik 20'ye yakın projemiz devam ediyor. O projelerin arasında hem konut, hem ofis hem otel projeleri var. Karma kullanım projeleri de var. Rams Almatı Beyond mesela o bölgede ses getiren bir işimiz oldu. Şu an globalde inşası devam eden toplamda 6 milyon metrekare inşaat alanımız var. Almanya'da Magdeburg bölgesinde Doğu Almanya'nın en büyük projesini geliştiriyoruz. Toplam 458 bin metrekare proje alanımız, 2 bin konuttan oluşuyor.
Londra'da da proje araştırıyorsunuz bildiğimiz kadarıyla…
İsteğimiz var. Fırsat bulabilirsek bir proje geliştirmek istiyoruz. Macaristan'da geliştirdiğimiz araziler var. Dubai pazarı çok canlı. Devam eden en büyük projelerden birini gerçekleştiriyoruz. Arnavutluk'u es geçmeyelim, bir şehir diyebileceğimiz 30 milyon metrekarelik proje planlıyoruz. Şu an gelişim aşamasında, 6 ay içinde başlamayı hedefliyoruz. Sıfırdan oluşacak bir alan.
Gözünüzü yurt dışına diktiğinize göre savaş bölgelerinden talep geliyor mu?
Libya'dan, Ukrayna'dan birçok bölgeden talepler geliyor. "Türkler konutu da hızlı yapar" algısını oluşturmayı başardık o anlamda. Firmalar gelip bizi buluyorlar. Henüz 5 yıldır burada olmamıza rağmen, gelip "Arsamız var, geliştirir misiniz?" diyorlar. 3 yıl içinde 2 binden fazla konutu müşterilerimize teslim ettik. Bu sene içinde de 3 bine yakın konut teslim etmeyi planlıyoruz. 2026 sonu itibarıyla yaklaşık 6 bin konut teslim etmek büyük bir başarı bizim için.
Türkiye'de devam eden projeler hangileri?
Başta İstanbul olmak üzere Kocaeli'nde, Gaziantep'te birçok yerde projemiz var. Çok yoğunuz. İstanbul Ayazağa bölgesinde de 3 bin 700 konuttan oluşan özel sektörün en büyük kentsel dönüşümlerinden birine imza atıyoruz. Yaklaşık 100 dönüm araziyi bir mahalleye dönüştürüyoruz, yıkımlar devam ediyor.
Bu kadar proje bir o kadar da finansman gerektiriyor. Finansmanı nasıl karşılıyorsunuz? Kredi kullanıyor musunuz?
Ne yurt içinde ne de yurt dışında hiçbir şekilde kredi borcu olmayan bir grubuz. Özkaynaklarımızla büyüyoruz. Gelirimizin tamamını yine işimize yatırıyoruz. Allah'a şükür, sektörün en durgun dönemlerinde bile ayda ortalama 40 dairenin altında satış yapmadık.
Satıştan elde ettiğiniz geliri direkt yatırıma çevirdiğinizi mi söylüyorsunuz?
Evet, aynen öyle. Tamamen kazandığımız parayla, öz sermayemizle proje geliştiriyoruz. Projelerin yarım kalmasının en büyük nedeni firmaların satıştan elde ettikleri gelirleri farklı yerlerde harcamalarıdır. Örneğin x bir firma bir projeye başlar, oradan elde ettiği geliri başka bir projeye aktarır ve maalesef işler ters gittiğinde aynı anda tüm projeleri durur. Tekrar işler hızlandığında bu sefer de o dönem sattığı fiyattan daha fazla maliyet olduğu için projeler yine tamamlanamaz. Biz yaptığımız satışların yüzde 100'ünü yine o projeye harcıyoruz. Daha maliyetler değişmeden işleri hızla yürütüyoruz. Her açıdan tasarruf sağlıyoruz. Bu arada projeye başlarken kaynaklarımızı iyi değerlendiriyoruz, hiçbir zaman bitirmeyeceğimiz projeye başlamayız. Bizden ev alan belki oturduğu evi ya da arabasını satıyor, emeklilik parasını yatırıyor… Vicdani sorumluluğu yüksek bir iş.
Şu an içinde bulunduğumuz Etro Residences İstanbul projesinin alanı da aslında uzun zamandır şantiye olarak kalmış bir projeydi. Projeyi tamamlamakla kalmayıp bir dünya markası ile iş birliği yaptınız. Lüksün merkezi olmayı hedefleyen İstanbul için siz de bir taş koymuş oldunuz. Süreç nasıl gelişti?
Aslında projenin başlangıcı 2020 yılına dayanıyor. Rams City Haliç, Rams Garden Bahçelievler projelerini geliştirirken aile masamızda hep lokasyon anlamında "Niş bir ürün tasarlama" hedefini konuyorduk. Burası çok dikkatimizi çekti. İlk temastan sonra, yarım saat içinde anlaşmayı sağladık. Gerekli sözleri verdik, onlar da bizim genç heyecanımıza inandı. İstanbul'a yakışır bir proje geliştirmek, ikonik bir bina ile ülkemizi lüks konut alanında da bir üst lige taşımak istedik. Bunun için dünya markalarıyla iş birliği yapma niyetine girdik. Etro'nun gayrimenkul sektörüne girme isteğini duyduk ve çok heyecanlandık. Dünya çapında önemli bir marka. Onlar da heyecanlandı, sonuçta İstanbul da önemli bir lokasyon. Aile şirketimizden, kardeşler arası bağdan etkilendiler. Kazakistan'a davet ettik, farklı ülkelerdeki projelerimizi gösterdik. Babam Ramazan Bülbül ile tanışmalarının ardından da anlaşmayı sağladık.
Böylece Rams'ın vizyonu ile Etro'nun tasarım şıklığını birleştirdik. Daireleri Rams'ın ve Etro'nun mimarları birlikte tasarladı. Bu iki şirketin birleşimi çok keyifli oldu. Bir ilke de imza atmış olduk.
İtalya'da da ses getirdi bu proje değil mi?
Etro'nun ilk kez bir gayrimenkul projesinde yer alması, üstelik buna İstanbul'un göbeğindeki, Büyükdere Caddesi'nde bir proje ile başlaması çok dikkat çekti. Sadece İtalya'da değil uluslararası gayrimenkul piyasasında da çok gündem oldu. Zaten bu tür iş anlaşmalarında en fazla ses getirecek lokasyonların ilk üçündedir İstanbul. Diğerleri Miami ya da Tayland bölgesidir. İstanbul'un o zıplama çarpanı, yani değerlemeye katkısı çok yüksektir.
Satışa başladınız mı, talep nasıl?
Etro Rezidans İstanbul için çok ciddi talep var, talepleri topluyoruz. Lansmanını haziran ayı itibarıyla yapacağız. Spor camiasına yaptığımız yatırımlardan dolayı tanıyan futbolculardan projelerimize ilgi gösteren çok oluyor. Etro'da da daire için yerini ayırtan birçok sporcu, sanatçı dostumuz var.
Başka iş birlikleriniz olacak mı?
Almatı'da da yine ünlü bir marka St. Regis ile iş birliği yapacağımız bir otel projemiz var. Bodrum'da Nobu ile görüşüyoruz. Mövenpick ile hem İstanbul'da hem Bodrum'da geliştirmeyi planladığımız, yakın zamanda hayata geçireceğimiz bazı projeler var. Her biri çok özel projeler ve lokasyonlar.
Toplamda 7 farklı sektörde faaliyet gösteriyorsunuz. Amiral geminiz gayrimenkul ve inşaat. Ancak turizm, sağlık (Liv Hospital Gaziantep), madencilik, mobilya, yeme-içme sektörü gibi farklı alanlarda da faaliyetleriniz var. İçinde bulunduğuz bu 7 sektörden hangilerinde daha aktifsiniz?
Maden sektöründe zenginleştirme yaptığımız, atığı kıymetli madene çevirdiğimiz bir tesisimiz var Güney Kazakistan'da. Şu an yatırım aşamasında. Paylaşımlı ofis alanında, 1000 kişiye kadar opsiyonlu ofis seçeneklerinin olduğu bir model geliştiriyoruz. Hem Türkiye hem Kazakistan'da kendi projelerimizde değerlendirdiğimiz bir sistem. Çay kahve servisinden mobilyaya kadar kiralama yöntemiyle hizmet veriyoruz. Yeme-içme sektöründeki faaliyetlerimizi büyütüyoruz.
Gayrimenkul dışında ağırlık vereceğiniz bir alan var mı?
Turizm var. Uluslararası markalarla ya da Rams'ın işleteceği turizm yatırımlarımız olacak. Geliştirdiğimiz birçok projenin içinde otel de olduğu için turizm ön plana çıkacak. Onun dışında mevcutlara odaklanacağız.
Birçok kişi sizin adınızı Galatasaray stat isim sponsorluğu ile duydu. Buna nasıl karar verdiniz?
Gaziantep'teki karma projemiz hariç diğer Türkiye'deki tüm projelerimiz sponsorluklardan önce başlamıştı aslında, Gaziantep'teki hastanemiz zaten devredeydi. 2022 itibarıyla Quattro İstanbul teslim edilmişti. Tabii sporun çarpanı çok yüksek doğru. Ben de bir Galatasaray taraftarıyım ancak her konuda olduğu gibi bu konuya da aile arasında oy birliği ile karar verdik. Sanata, spora her zaman destek oluruz. Zamanında Fenerbahçe Kadın Basketbol takımlarına da sponsor olduk. Başakşehir sponsorluğumuz var. En önemlisi Milli Takımın ana sponsoruyuz. Bir dönem Satranç Federasyonu'na desteklerimiz oldu. Hep sorarlar "O nereden çıktı?" diye… Küçücük bir desteğin nasıl fark yarattığını bizzat kendi gözlerimle gördüm. Daha satranç tahtası görmemiş çocukların ufacık bir destekle analitik zekalarını nasıl ortaya koyduklarını gördüm. O çocuklar ufak bir eğitimle uluslararası başarılara imza attılar. Sosyal sorumluluk duygumuz yüksek. Eğitime yönelik desteklerimizi tek adresten yürütmek üzere Rams Çatısı adını verdiğimiz bir yapı oluşturduk. Dışarıdan bağış almıyoruz, kendi özsermayemiz ile yaptığımız destekler bunlar. Koruncuk Vakfı gibi, Make a Wish gibi bazı kurum ve kuruluşlarla beraber projeler yürütüyoruz.
Siz iş hayatına nasıl başladınız?
14 yaşında çalışmaya başladım ilk olarak. Yokluktan geldik derler ya, biz eksiden geldik. Tekstilden kimya fabrikasına kadar üç kardeş çok farklı alanlarda çalıştık. Babam çok vizyonerdir, proje geliştirmede çok iyidir, bölgede sevilen bir insanıdır. Kendisinin yönlendirmesi ve mentörlüğünde inşaatta piştik diyebilirim. Ben daha çok şantiyelerde vakit geçirdim. Doğan Bülbül daha çok finansman alanına odaklı. Faruk Bülbül ise pazarlamada daha iyidir. Tanıdığım yaşına göre en fazla konut satmış kişidir.
Bu kadar aile üyesinin yönetimde olduğu bir işi yönetmek zor değil mi?
Aile şirketi olmak sürdürülebilirlik açısından zordur ama bağlar kuvvetli olunca sorun olmuyor. Kararlar sadece oy birliği ya da oy çokluğu ile alınıyor. Babamız Ramazan Bülbül, Onursal Başkan olarak görevine devam ediyor. Gölgesi yeter, üç evladına da güveniyor. Biz de üç kardeş olarak işleri yürütüyoruz. Kardeşler arasında bir iş bölümümüz var, ben Türkiye'deki işlerin başındayım. Aynı zamanda Almanya, Macaristan ve Arnavutluk projelerine odaklanıyorum. Rams Global'in başında Kazakistan ve diğer işlerle ilgileniyor. Ağabeyim de kardeşim de anadili gibi Rusça konuşuyor. Ben onlar kadar iyi olmasa da konuşabiliyorum. Yeditepe Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünde başlayan eğitim hayatımı ABD'de tamamladım. İyi seviyede İngilizce konuşurum, eşim de İtalyanca konuşuyor. Şirkette çok dilli bir yapımız var. Bunun da avantajlarını yaşıyoruz.