Güçlü büyümede Türkiye'nin yeni hikayesi: turizm

04:26 - 23.07.2025, Çarşamba

Türkiye, turizm gelirleri ve turist sayısında art arda kırdığı rekorlarla 2024 yılı itibarıyla turizm destinasyonları arasında dünyada ilk 5’e girmeyi başardı. Hedefte de bir yandan turist sayısını artırmaya devam ederken, bir yandan da turist başına geliri artırmak var. Türkiye’nin bu hedefinde turizm politikalarının yanı sıra başta havayolu şirketleri ve otel işletmecileri olmak üzere özel sektörün payı büyük olacak. Yeni yatırımların finansmanı ve turizmde yeşil dönüşümün desteklenmesi için bankacılık ve finans sektörünün kilit rolü ise her zaman olduğu gibi devam edecek. Gamze Karagöz Fotoğraflar: Şeref Yılmaz

Pandemide durma noktasına gelen turizm seyahatleri nihayet eski parlak günlerine dönmeye başladı. BM verilerine göre 2024 sonu itibarıyla 1.4 milyar olan dünya genelindeki turist sayısının 2030'a kadar 2 milyar seviyesine çıkması bekleniyor. Pandemi öncesi dönemi en hızlı yakalayan ülkelerden biri olan Türkiye, 2024'de 60 milyonun üzerinde turisti ağırlayarak tarihinin en parlak dönemlerinden birini geçirdi. Böylece turizm destinayonları sıralamasında dünyada ilk 3'te yer almayı başaran Türkiye, şimdi global turizm hareketliliğinden daha fazla pay almanın peşinde. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, sektörün döviz girdisi yıllık yüzde 8,3'lük artışla 61,1 milyar dolara yükseldi. Bu yıl içinse hedef turist sayısını 65 milyona, turizm gelirini ise 64 milyar dolara çıkarmak. 100 milyon ziyaretçi ve 100 milyar dolar gelir sektörün yakın dönem stretijisinin odağında yer alıyor. Bu stratejinin bir diğer önemli ayağı ise sürdürülebilir turizmin desteklenmesi.

INBUSINESS ev sahipliğinde, Corendon Airlines sponsorluğunda gerçekleşen "Turizm'de Yatırımların Finansmanı ve Ekonomik Büyümede Hizmet İhracatının Rolü" başlıklı Yuvarlak Masa Toplantısı'nda tüm bu hedefler etraflıca tartışıldı. EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Levent Atakan moderatörlüğünde gerçkeleşen toplantıda Corendon Airlines Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İsmail Erkan Erbay, Corendon Airlines Hazine ve Finansal Kurumlar Danışmanı Vahdet Büyüker, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Madenci, Eximbank Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağrı Altındağ sektöre ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. Türkiye'nin hizmet sektöründe hedeflediği büyümeyi yakalamasında özel sektörün rolü, arzu edilen büyüme için yeni yatırımların hayata geçirilmesi ve tüm bu süreçlerde bankacılık ve finans sektörünün kritik rolü masaya yatırıldı.

Levent Atakan: Dilerseniz Corendon'un faaliyetlerini anlatarak başlayalım.

İsmail Erkan Erbay: Corendon'un temelleri 1999'da, Hollanda'da bir tur operatörü olarak atıldı. Aradan geçen sürede hava taşımacılığı, otelcilik ve incoming gibi alanlara yaptığımız yatırımlarla, bugün uluslararası ölçekte faaliyet gösteren entegre bir turizm grubuna dönüştük. Kendimizi "leisure", yani tatil odaklı bir hava yolu olarak tanımlıyoruz. Ana kaynak pazarımız Avrupa; özellikle de turizmde "şampiyonlar ligi" olarak anılan Almanya. Bunun yanında İngiltere'de hızla genişliyor, Polonya, İsviçre, Belçika, Hollanda ve Avusturya gibi pazarlarda da güçlü bir büyüme yakalıyoruz.

Grup bünyesinde Türkiye, Hollanda ve Malta merkezli üç hava yolu şirketimiz bulunuyor. Avrupa'daki yolcuları başta Türkiye olmak üzere Mısır, Yunanistan ve İspanya gibi popüler destinasyonlara taşıyoruz. İlk yıllarda tamamen charter uçuşlara odaklanırken, bugün B2C iş modeline geçerek son tüketiciye doğrudan bilet satışı yapıyoruz. Avrupa'dan yalnızca Türkiye'ye değil, farklı destinasyonlara da yolcu taşımak için Malta'da bir havayolu kurmamız zorunlu hâle geldi; böylece kendi müşteri portföyümüzü oluşturan stratejik bir adım attık. Ayrıca Corendon Dutch Airlines adlı bir hava yolumuz daha var.

Üç hava yolumuzda toplam 35
Boeing 737-800 ve Boeing 737-8'den oluşan bir filoyla, 20 yıldır toplam 109 ülke 542 havalimanına direkt uçuş düzenliyoruz. Avrupa çıkışlı tatil seferlerimizin yanı sıra, kıtanın pek çok şehrinden Anadolu'daki birçok noktaya da direkt hatlarımız var ve yılda 10 milyon yolcu taşıyoruz. Otelcilik tarafında da önemli yatırımlar yaparak sektörün dinamiklerini öğrendik ve ciddi bir deneyim edindik. Türkiye'de iki otelimiz bulunuyor. Avrupa'daki grubumuz ise Hollanda'da üç otel işletiyor; bunlardan biri Benelüks'ün "en büyük oteli" unvanını taşıyor ve bahçesinde emekliye ayrılmış bir Boeing 747 sergileniyor. Bu uçağın havalimanından otelin bahçesine taşınması, Hollanda'da otoyolun kapatılmasına kadar giden ve medyada geniş yankı uyandıran bir operasyondu. Hollanda kültürünün baskın olduğu ve ABC Adaları'ndan biri olan Curaçao'da üç otelimiz var. İlkini faal bir tesisi satın alarak bünyemize kattık, diğer ikisini ise ardı ardına yaptığımız yatırımlarla hizmete açtık. Bu tesisler hem Amerika pazarından hem de Hollanda'dan yoğun ilgi görüyor. Sonuçta Corendon, sekiz otel işleten, 35 uçakla operasyon yürüten ve yıllık cirosu 1,9–2 milyar euroya yaklaşan entegre bir turizm grubu haline geldi

Levent Atakan: Turizm sektörü, cari açığa geçen sene yanlış hatırlamıyorsam 53 ya da 54 milyar dolar gibi katkı sağladı. Yalçın Bey siz bu katkıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yalçın Madenci: Turizm sektörü, Türkiye'nin döviz kazandırıcı hizmetleri içinde çok özel bir yerde duruyor. Hem cari açığın finansmanı açısından hem de istihdam ve büyümeye katkısı bakımından stratejik bir sektör.

Hizmet sektörünün Türkiye ekonomisindeki yeri 15-20 yıl öncesiyle kıyaslanamayacak kadar güçlenmiş durumda. Küresel eğilimler de bunu destekliyor. Önümüzdeki dönemde hizmet sektörünün hem milli gelirden aldığı payı hem de istihdamdaki ağırlığını daha da artıracağını öngörmek güç değil. Bu büyük resim içinde turizmi, Türkiye açısından hayati sektörlerin başında konumlandırabiliriz. Bugünkü ekonomik görünümde, turizmin diğer sektörlerden daha pozitif bir ayrışma gösterdiğini net biçimde söyleyebiliriz. Genellikle otelcilik, konaklama ve yeme-içme hizmetleriyle sınırlı bir çerçevede değerlendirilen turizm sektörü, aslında bundan çok daha fazlasını kapsıyor. Corendon buna güzel bir örnek.

Biz Halkbank olarak sektörün önde gelen oyuncularının tamamına yakınıyla çalışıyoruz. Bu da bize sektördeki eğilimleri yakından izleme ve doğru finansal çözümler üretme imkânı sağlıyor. Son dönemde en çok dikkat çeken konulardan biri ise yatırım maliyetlerindeki artış. Beş-altı yıl öncesine göre bugün bir otel ya da tesis yatırımı yapmak çok daha yüksek bütçeler gerektiriyor. Bu yatırımları erkenden yapmış olan firmalar, bugünkü koşullarda avantajlı bir konumda. Türkiye, turizmde pek çok güçlü destinasyonla rekabet eden bir ülke. Doğal güzelliklerimiz ve hizmet kalitemiz, öne çıkmamızı sağlıyor. Ancak sektörün daha da büyüyebilmesi için finansman tarafının güçlü olması şart. Tam da bu noktada bankacılık sektörü devreye giriyor. Belki de turizm finansmanında daha bütüncül modellerin geliştirilmesi, uluslararası kaynakların ve kamunun daha etkin biçimde işin içine girmesi gerekiyor. Türkiye'de kamunun bu alandaki katkısını özellikle vurgulamak isterim. Bugüne kadar birçok turizm yatırımının hayata geçmesinde kamu kaynaklarının ve desteğinin önemli payı oldu. Geçtiğimiz yıl turizm gelirlerinin 60 milyar dolara ulaşması, cari açığın finansmanında çok önemli bir etki yarattı. Bu, yalnızca döviz girdisi sağlamakla kalmadı; Türkiye ekonomisinde istikrarın korunmasına da katkı sundu. Bundan sonraki süreçte de turizmin, Türkiye ekonomisindeki yerini daha da güçlendireceğine inanıyorum. Özellikle cari açıkla mücadele eden ülkeler için turizm, döviz girdisiyle çok değerli bir kaynak. Türkiye de bu alanda önemli kazanımlar elde etmeye devam edecek.

Levent Atakan: Pandemi döneminde azalan turizm seyahat hareketi beklentisinin 2030'a kadar tekrar 2 milyar seviyesine gelmesi bekleniyor. İsmail Bey, siz Türkiye'nin bu büyümeye nasıl katkı sağlayacağını ve nelerin daha iyi yapılabileceğini düşünüyorsunuz?

İsmail Erkan Erbay: Türkiye, kitle turizminde Avrupa sahnesinin üç büyük oyuncusundan biri; diğer ikisi Yunanistan ile İspanya. Hizmet kalitesi, yenilenen tesisleri ve ölçek ekonomisi sayesinde normal şartlarda bu üçlü içinde genellikle lideriz. Rakamlar bu iddiayı destekliyor. Örneğin 2008'de Hollanda'daki tur operatörümüz 70 milyon euro ciro yaparken, bugün 700–800 milyon euro bandına çıktı. Antalya tarafında da çarpıcı bir ivme var: 2012'de yapılan fizibilite çalışmasında kent 10 milyon ziyaretçi çekerken, 2024'te 16 milyon turisti ağırladı; 2025 hedefi ise 18 milyon. Aynı dönemde Türkiye'nin toplam turist sayısı 30 milyondan 60 milyona yükseldi. Sektörün yarattığı yıllık ciro, Yalçın Bey'in de değindiği üzere 60 milyar euroyu aştı. Corendon'un bu tabloda kayda değer bir payı var. Yılda 10 milyon yolcu taşıyoruz; bunun 5 milyonu Türkiye destinasyonlu, 3 milyonu ise tatilci. Yalnızca bu kesimin gerçekleştirdiği yaklaşık 10 milyon geceleme, konaklama ekosistemine milyon euro mertebesinde doğrudan katkı sağlıyor.

Levent Atakan: Ben burada Çağrı Bey'e dönmek isterim. Türkiye'de turizm yatırımlarının artacağı bekleniyor. Bu artış kapsamında bankacılık sektörünün bu yatırımı finanse etme gücü ne kadar olacak ve nasıl katkı sağlayacaksınız?

Mustafa Çağrı Altındağ: Türk Eximbank olarak faaliyete başladığımız 1987 yılından bu yana yapılan mal ve hizmet ihracatını desteklemeye devam ediyoruz. Ülkemizde mal ihracatı yapan firmalar kadar turizm başta olmak üzere, lojistik, müteahhitlik ve müşavirlik, yazılım ve sağlık turizmi gibi döviz kazandırıcı hizmet faaliyetlerinin de desteklenmesi bizim için kritik öneme sahiptir.

Mal ihracatı yapan sektörler ile döviz kazandırıcı hizmet sektörlerini bir arada değerlendirdiğimizde, hizmet sektörü firmalarının nette döviz girişi sağlama performansının çok daha yüksek olduğunu görülüyor.Bu nedenle, hizmet sektörü firmaları bankamız stratejisinde ön plana çıkıyor. Bankamız stratejik krediler tanımında, katma değerli üretim yapan ihracatçılara kullandırımlar, yatırım finansmanına yönelik sağladığımız destekler, sürdürülebilirlik temalı fonlamalar ile birlikte döviz kazandırıcı hizmet sektörüne sağladığımız finansmanlar ön planda yer alıyor. Böylelikle, kaynak tahsisini de içeren tüm süreçlerimizde, başta turizm olmak üzere hizmet sektörüne öncelik verir durumdayız.

Turizm yatırımlarının artacağı beklentisinin olduğu bu ortamda, Bankamız, hem kendi kaynaklarımızdan hem de uluslarüstü kuruluşlardan temin ettiğimiz fonlarla, mümkün olan en uzun vadeli ve uygun maliyetli şekilde turizm yatırımlarının finansmanına çaba sarfediyoruz.

Levent Atakan: Destekler konusu açılmışken yeniden size söz vermek isterim İsmail Bey. Şu ana dek itici güç olacak nelerle karşılaştınız?

İsmail Erkan Erbay: Uçak uçmazsa orada artık turizmden de bahsedemeyiz. Pandemi döneminde uçakların yere inmesi, turizmin adeta fişini çekti. Sektörün en büyük şansı, Turizm ve Kültür Bakanı'nın bizzat sektörden gelmesi ve tehlikeyi hızla görmesiydi. Sayın Cumhurbaşkanımızın yönlendirmesiyle Antalya'daki dört büyük turizm grubuna acil destek paketleri devreye sokuldu. Bu süreçte ana finansal paydaşımız Halkbank oldu; sağladıkları kaynak sayesinde pandemiyi ciddi hasar almadan atlattık. 2022'de ise farklı bir krizle karşılaştık. Pandeminin artçı etkileri hala sürerken Rusya-Ukrayna savaşı, petrol fiyatlarını fırlattı ve finansmana erişimi daha da zorlaştırdı. Bu dönemde de Halkbank ve Eximbank, gerekli kredi kanallarını açık tutarak ve desteklerini esirgemeden sektöre nefes aldırdı. Yalnızca yapmaları gerekeni değil, fazlasını vererek turizmin yeniden ivme kazanmasında kilit rol oynadılar.

Levent Atakan: Burada tekrar size dönmek isterim Yalçın Bey. Az önce çok güzel ifade ettiğiniz üzere postpandemi sonrası tekrar turizmde bir gelişme var. Özellikle de Rusya-Ukrayna noktasında pozitif gelişmeler bekleniyor. Bu noktada yalnızca Halkbank özelinde değil de bankacılık sektörü üzerinden yeni yatırımlar anlamında bankacılık nasıl bir pozisyon almalı?

Yalçın Madenci: Bankacılık sektörü, turizm alanını uzun yıllardır yakından tanıyan ve bu alandaki yatırımları istikrarlı biçimde finanse eden bir yapıya sahip. Bu sektör, bankaların yabancı olduğu ya da riskli gördüğü bir alan değil. Dolayısıyla yeni yatırımlar gündeme geldiğinde, bankacılık sisteminin bunu karşılayacak bilgi birikimi ve ürün çeşitliliği zaten mevcut. Elbette, bazı yatırımlar ölçek açısından oldukça büyük olabilir. Bu tür durumlarda da bankalar genellikle konsorsiyum yapılarıyla projeleri birlikte finanse etmeyi tercih ediyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken temel husus, her yatırımın kendi koşulları içinde değerlendirilmesidir. Tıpkı kişiye özel dikilen bir elbise gibi, yatırım kredileri de yatırımın türüne, hacmine, süresine ve döviz cinsine göre özel olarak yapılandırılmalı. Bu esneklik sağlandığı sürece, finansman erişimi daha mümkün olacaktır. Kamu bankaları bu süreçte önemli bir rol üstlenmeye devam ediyor. Özellikle 2017-2018 sonrasında kamu bankalarının turizm sektöründeki finansman payı sürekli artış gösterdi. Geçtiğimiz yıl bu konuda yaptığım bir analizde, 2015 yılında Halkbank'ın turizm sektörüne verdiği kredilerin toplam kredi portföyü içindeki payı yüzde 8-9 civarındayken, bugün bu oran neredeyse yüzde 20 seviyesine ulaştı. Bankacılık sektörü genelinde ise Halkbank'ın turizm kredilerindeki payı yüzde 19 düzeyinde. Bu tablo bize şunu gösteriyor: Türkiye'de kamu bankalarının turizm sektörünün finansmanındaki ağırlığı yaklaşık yüzde 60'lara ulaştı. Bu, bankacılık sektörünün turizmi hem stratejik hem de sürdürülebilir bir yatırım alanı olarak gördüğünün en somut göstergesidir.

Levent Atakan: İsmail Bey, sizce daha fazla turist çekmek ve kişi başına harcamayı yükseltmek için neler yapılabilir?

İsmail Erkan Erbay: Türkiye, İspanya ve Yunanistan'la birlikte kitle turizminde güçlü ülkelerinden biriyiz. Hatta en iyisiyiz. Yani bu anlamda zaten çekebileceğimiz turist sayısını fazlasıyla çekiyoruz. Bu üçü arasındaki rekabet ise tamamen fiyata endeksli. Mesela bu sene Türkiye otelcileri Antalya bölgesinde sorun yaşayabilir. Çünkü döviz fiyatlarının artmıyor oluşu ama maliyetlerinin neredeyse tamamının Türk lirası olmuş olmasından dolayı karlılıkları düşüyor otellerin. Karlılıkları düştüğü için fiyatlara euro bazında anormal zamlar yapmaya başladı ve tatilciler ''Niye ben Türkiye'ye geleyim ki Yunanistan'a gideyim, Mısır'a gideyim, İspanya'ya gideyim'' noktasına geldi. Bu birkaç yıl önce de yaşandı. Bu yıllar içerisinde hep dengelenir. Ancak korkuya da yer yok. Biz zaten almamız gereken turisti fazlasıyla alıyoruz. Orada önemli bir pazar elde ediyoruz.

Levent Atakan: Çağrı Bey, burada size tekrar sormak istiyorum. Siz Türk Eximbank olarak özellikle bu yatırımların finansmanındaki, turizm yatırımlarının yapılmasında en önemli riski ne olarak görüyorsunuz ve bunun önüne geçmek için neler yapılabileceğini düşünüyorsunuz?

Mustafa Çağrı Altındağ: Bankamızın misyonu gereği, ihracatçı firmalara ya da döviz kazandırıcı hizmet sektörü firmalarına kullandırdığımız yatırım kredilerinin ihracat ya da döviz gelirini artırıcı etkisinin olmasını bekleriz. Bu nedenle de, bu krediler karşılığında bir döviz geliri elde etme taahhüdü oluşmaktadır. Bu taahhütlerin de, ilgili mevzuatlar çerçevesinde kapatılması önem arz etmektedir.

Bankamız finansal piyasalardan temin ettiği yabancı para kaynaklarla 1 yıl ödemesiz 5 yıla kadar vadeyle hem işletme sermayesi hem de yatırım olarak kullandırmaktadır. Ayrıca, uluslarüstü kuruluşlardan sağladığımız fonlarla, yatırım finansmanına yönelik, 2 yıl ve üzerinde ödemesiz dönem, 10 yıla kadar vade imkanı sunabilmekteyiz.

Yatırım sürecinde olan firmaların, işletme sermayesi finansman ihtiyaçlarının da uygun maliyet ve teminat imkanları ile karşılanması adına çözümler sunuyoruz. Turizm sektörü firmalarımızın da yoğun bir şekilde kullandığı TCMB Reeskont Kredileri ile 1 yıla kadar vadeli ve çok uygun maliyetli kredi imkanı sağlamamızın yanı sıra, Bankamız TL kaynağından 3 yıla kadar vade ile finansman sağlamaktayız. Ayrıca, bu kredilere erişimde teminat sorunu yaşayan firmalarımıza yönelik olarak İhracat Geliştirme (İGE) A.Ş. kefaleti ile Hazine garantisi altında kullandırım yapabilmekteyiz. İGE A.Ş. kefaleti ile bugüne kadar 5.000'e yakın firmaya 68 milyar TL kullandırım yapılmıştır.

Levent Atakan: Yalçın Bey, Halkbank'ın turizme özel ürünleri neler?

Yalçın Madenci: Elbette. Turizme özel ürünler kapsamında bankalar, Eximbank'a kıyasla daha esnek çözümler sunabiliyor. Özellikle büyüme kısıtlarının etkili olduğu dönemlerde, gerçekten ihtiyacı olan ve krediyi doğru şekilde kullanacak firmalara, bankaların hem kaynakları hem de büyüme hedefleri doğrultusunda destek sağlanıyor.

Burada dikkat edilmesi gereken temel konu, yatırım finansmanı ile işletme finansmanının birbirinden ayrılamayacak kadar iç içe olduğudur. Yatırımın yalnızca finansmanını sağlamak yeterli değil. Aynı zamanda yatırımın doğru ölçümlenmesi, maliyet projeksiyonlarının gerçekçi yapılması ve buna göre planlanan işletme kredileriyle desteklenmesi gerekiyor. Tüm bu süreçte bankalarla reel sektörün birlikte hareket etmesi kaçınılmaz.

Bugüne kadar bankacılık sektörü, turizmi ciddi şekilde destekledi. Eğer bugün turizm sektörünün Türkiye ekonomisinden aldığı pay bu denli yüksekse, bunda Türk bankacılığının büyük katkısı olduğunu kabul etmemiz gerekir. Çünkü Türkiye'de turizm yatırımlarına yurtdışından doğrudan kredi bulmak her zaman çok da kolay olmuyor. Yani Turizm sektörünün yatırım ihtiyacı büyük ölçüde yine Türk bankacılık sistemi tarafından karşılanıyor. Önümüzdeki dönemde ise küresel ekonomik ortamın iyileşmesiyle birlikte, uluslararası finansman olanaklarının yeniden devreye alınması mümkün olabilir. Bu noktada Türk bankalarının da içinde yer aldığı hibrit modellerle daha büyük ölçekli tesis yatırımları yapılabilir. Bu tür yatırımlar, Türkiye'nin kişi başına düşen turizm gelirini artırmak açısından önemli katkılar sağlayacaktır.

Ayrıca kültür turizmine dönük daha vizyoner bir yaklaşıma da ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın son 4-5 yıldır bu alanda attığı adımlar çok kıymetli.

İsmail Erkan Erbay: Ben de bu konuda küçük bir katkı sağlamak istiyorum. Diğer şirketlerde hayal kırıklığı yaratan yatırımlarda genel olarak gördüğüm temel sebep, yüksek kar olmasına rağmen çok ciddi bir mevsimsellik etkisi olması. Gerek otel tarafında gerekse bizim kendi hava yolu şirketimiz tarafında Nisan ve Ekim dahil kar üretiyoruz. Ancak ne yaparsak yapalım Kasım ve Mart'ta zarar ediyoruz. İşletmeler, nakit akışını iyi kurgulayamamaktan dolayı hayal kırıklığı yaşıyor.

Levent Atakan: Zaten şirketlerdeki en büyük problem sürdürülebilirlik. Sizin turizmin sürdürülebilirliği noktasında şirket olarak nasıl bir öngörünüz ve planınız var?

İsmail Erkan Erbay: Bizim dört temel finansal riskimiz var: yakıt fiyatı, ortalama satış liste fiyatı, doluluk, euro/dolar paritesi. En büyüğü yakıt. Bizim yaklaşık maliyetimizin yüzde 30'unu oluşturuyor ve inanılmaz değişkenlik barındıran bir ürün ve bu riski bertaraf edebiliyorsunuz. Geleceğe yönelik satış yapıyorsunuz ama bugünün fiyatlarıyla geleceği bilmeden bunu yönetebilmenin tek yolu finansal ürün. Gurur duyarak söylüyorum ki dünyada bir yakıt firması ile fiziki yakıt hedge'ini yapan ilk firmaların başında geliyoruz diyebilriz. Bu sayede 2022'ye kadar gayet istikrarlı bir şekilde geldik. Pandemi bizim elimizde olan bir şey değildi maalesef. Çok iyi bir ekibimiz var. Maruz kaldığımız tüm finansal riskleri biliyoruz, ölçüyoruz ve yönetiyoruz. Bizden kaynaklı olmayan sebepler dışında risklerimizi yönetebiliyoruz. Kurucumuz Yıldıray Karaer'in hep söylediği bir şey vardır. Her 3 senede bir gerek bölgemizin bulunduğu jeopolitik konumdan dolayı gerekse Avrupa'nın kendi iç dinamiklerinden dolayı sürekli krizler yaşanır ve bu krizlerde bazıları yok olur, bazı hava yollarının ortadan kalktığı gibi. Ama biz çok iyi bir ekibiz ve her krizi atlatıyoruz. Her zaman hayattayız ve hatta giderek büyüyoruz. Bu büyümenin bir sonucu olarak da 2023 yılında da hizmet ihracatı alanında ödül alarak başarılarımızı devam ettirdik. Turizmde sürdürülebilirlik anlamında bu konuşmamın başında da söylediğim gibi zincirin tüm halkasında yer alarak katma değer sağlıyoruz. Uçaklarımızda yüzde 2 biyoyakıt kullanarak bu anlamda katkı sağlıyoruz. Otellerimizin tüketimi kadar güneş enerjisi yatırımlarımız var. Doğayla barışık yatırımlar yaparak sürdürülebilirliği sağlamayı çalışıyoruz.

Pınar Pehlivan: Fibabanka ile yaptığımız bir iş birliğimiz var. corendonairlines.com üzerinden bilet alışverişi yapan kişilerin commited.app uygulaması üzerinden onlara bir sertifikasyon veriyoruz. Onlar da bunu ormana katkı, doğaya katkı, çevreye katkı şeklinde puanlama sistemiyle kullanabiliyorlar. Sürdürülebilirliğin bence en önemli unsurlarından bir tanesi de insan kaynağı. Bizimle çalışan arkadaşlarımızın yüzde 35-40'ı 5 yıl hatta 10 yıl üzerinde bizlerle birlikte çalışıyorlar.

Levent Atakan: Çağrı Bey, konu yeşil turizm, yeşil finansman. Siz yeşil turizmin yeşil finansmanla ne kadar finanse edebileceğini düşünüyorsunuz?

Mustafa Çağrı Altındağ: Sürdürülebilirlik kavramı, artık sadece imalat sanayiindeki firmalar için değil; lojistik ve turizm başta olmak üzere bütün sektörlerin gündemine alması gereken bir başlık haline geldi. Firmaların faaliyet gösterdikleri alan ile ilgili bir durum tespiti yaparak gelişim alanlarını belirlemesi ve iyileştirme için neler yapılması gerektiği konusunda farkındalığını artırması çok önemli. Bu konuda , Ticaret Bakanlığımızın ''Responsible'' adı altında yürüttüğü önemli bir programı var. Bu program kapsamında, Ticaret Bakanlığımız firmaların, karbon emisyonunu azaltmaya yönelik gerekli yönlendirmeyi yapmakta ve muhtemel danışmanlık hizmetleri maliyetlerini desteklemektedir. Firmaların bu programı incelemelerinin önemli olduğunu düşünüyorum.

Bizim için de, firmaların sürdürülebilirlik konusunda yol katetmiş olması, özellikle yatırım finansmanı kapsamında sağladığımız uzun vadeli fonlara erişimi kolaylaştırıyor. Bankamız kaynağından kullandırdığımız kredilerde de belirli tutarlar üzerinde mutlaka sürdürülebilirlik sürecini işletmekteyiz.

Pınar Pehlivan: Corendon Airlines bir süredir Turquality Marka Destek Programı kapsamındaydı. Fakat Şubat ayı itibarıyla Turquality Destek Programı kapsamına dahil olduk ve bunu alan ilk özel hava yoluyuz diyebiliriz. Bakanlığın Responsible kısmı da bizim danışman firmamız tarafından önerildi. Çünkü Turquality bizim için olmazsa olmaz… Turquality, şirketlerin mali analizlerden tanıtım ve markalaşma faaliyetlerine kadar kurumsallaşmalarını sağlaması açısından oldukça değerli bir program.

Levent Atakan: Peki Yalçın Bey, siz yeşil dönüşümde finansmanı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yalçın Madenci: Biz de Halkbank olarak yeşil dönüşüm ve yenilenebilir enerji yatırımlarını destekleyen özel kredi ürünleri sunuyoruz. Sürdürülebilirliği sadece büyük işletmeler düzeyinde değil; esnaftan çiftçiye, konut kredilerinden KOBİ desteklerine kadar uzanan geniş bir çerçevede düşünmeliyiz. Bankacılık sektörü de bu dönüşümün bir parçasıdır ve bu sürecin dışında kalamaz.

Yakın gelecekte finansmana erişimin maliyeti üzerinde sürdürülebilirlik belirleyici olacak. Bu alana yatırım yapan firmalar daha düşük maliyetlerle kaynak bulabilecek; yatırım yapmayanlarsa daha yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalacak. Bu yüzden, sürdürülebilirliği iş modelinin merkezine alan her firma, yalnızca çevreye değil, kendi finansal dayanıklılığına da yatırım yapmış olacak.

Turizm yatırımlarının maliyetleri son 5-6 yılda belirgin biçimde arttı.

Türkiye, kitle turizminde dünya sahnesinin üç büyük oyuncusundan biri.

Turizm başta olmak üzere, hizmet sektör ülkeye net döviz kazandırıyor ve "bacasız sanayi" ünvanının hakkını veriyor.

Corendon Airlines yılda 10 milyon yolcu taşıyor. Bunun 5 milyonu Türkiye destinasyonlu,
3 milyonu ise tatilci.

İspanya, Yunanistan ve Türkiye arasındaki rekabet tamemen
fiyat endeksli.

Eximbank bugüne kadar 5 bine yakın firmaya
toplamda 65 milyar liranın üzerinde kredi kullandırdı.

Corendon Airlines Turquality kapsamındaydı.Şubat itibarıyla tam kapsama dahil oldu.

Enerji maliyetlerinin artması, firmaları yenilenebilir enerji konusunda yatırım yapmaya doğru yöneltti.

20. Yıl Gururu

Bu yıl 20. yılımızı kutladık.. Hava yolunu kurmak çok büyük bir sermaye gerektiriyor. Savaşabilmek, rekabet etmek ve orada tutunmak inanılmaz zor bir şey. Biz, pazarda bir mucizeyi gerçekleştirdikve o mucizeyi de sürdürüyoruz.

İsmail Erkan Erbay


Hizmet Sektörünün
Pozitif Ayrışanı

Mevcut ekonomik konjonktüre baktığımızda turizm sektörünün diğer sektörlerden pozitif ayrıldığını söyleyebiliriz. Genellikle otelcilik, konaklama ve yeme-içme hizmetleriyle sınırlı bir çerçevede değerlendirilen turizm sektörü, aslında bundan çok daha fazlasını kapsıyor. Corendon buna güzel bir örnek.

Yalçın Madenci

Kaynağın Turizm Adresi

Hizmet sektörü firmaları Bankamız stratejisinde ön plana çıkıyor. Türk Eximbank olarak yaptığımız stratejik krediler tanımına, katma değerli üretim yapan ihracatçılara kullandırımlar, yatırım finansmanına yönelik sağladığımız destekler, sürdürülebilirlik temalı fonlamalar ile birlikte döviz kazandırıcı hizmet sektörüne sağladığımız finansmanı da ekledik. Böylelikle, kaynak tahsisini de içeren tüm süreçlerimizde, başta turizm olmak üzere hizmet sektörüne hem yatırım hem işletme sermayesi finansmanında öncelik verir durumdayız.

Mustafa Çağrı Altındağ

SÜRECİ ETKİN YÖNETMEK

Türkiye'de turizm yatırımlarının artması bekleniyor. Bu artış kapsamında sektör için en kritik nokta finansman ve sürdürülebilirlik. Şirketler ise bu süreçte sürdürülebilirliklerini doğru yöneterek ve entropi yaratarak ömürlerini uzatabilir.

Levent Atakan

BİZE ULAŞIN