Babasının biyografisini yazıyor


Eskişehir’de yaşayan, sabahın erken saatlerinde kütahya’da bulunan fabrikaya giden kütahya porselen yönetim kurulu başkanı Sema Güral Sürmeli’nin oldukça yoğun ve dinamik bir temposu var. Ama buna rağmen resim yapıyor, porselen tasarlıyor, yazı yazıyor. Bugünlerde babası Nafi Güral’ın biyografisini kaleme alan Sürmeli, annesi için de bir kitap yazmak istediğini anlatıyor. Gamze Karagöz Gamze Karagöz
2014 yılında yönetim kurulu başkanlığı koltuğunu babasından devralan Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli'nin bugünkü başarısının temelinde çocukluk yıllarından kalan çamurlu ellerinin izi var. Daha küçük bir kız çocuğu iken kuzeniyle birlikte bahçedeki çamurlara hayal gücüyle şekil veren ardından tasarımlarını kiremit fırında pişiren Sürmeli'nin çocukluğunun büyük bir kısmı Kütahya Porselen fabrikalarında geçmiş ve o yıllarda edindiği tecrübe ve vizyon hala kendisine yol gösteriyor. Hobisini profesyonelce yönettiği bir işe dönüştüren Sürmeli, aynı zamanda yoğun bir temponun içinde. Eskişehir'de yaşarken sabahın erken saatlerinde yola çıkıp Kütahya'ya çalışmaya giderken bazen bir hafta içerisinde 2-3 kez İstanbul'a gelebiliyor. Bu yüzden evde geçirdiği zamanları bir lüks olarak tanımlayan Sürmeli için evde olmanın en güzel tarafları arasında, resim yapmak, yazı yazmak ve porselen tasarlamak bulunuyor. Yoğun temposuna rağmen mutfakta zaman geçirmeye çalışan, misafirlerine yemekleri ve sofrayı kendi elleriyle hazırlayan Sürmeli için her sofranın bir hikayesi olmalı. Ona göre bu hikayenin başrolünde aynı zamanda Sürmeli'nin tasarımı olan porselenler var, yardımcı rollerde ise mumlar ve taze çiçekler oynuyor. Böylelikle yemek yemenin ötesinde bir atmosfer yaratarak bir sofrayı, anıların biriktiği ve samimi sohbetlerin konuşulduğu özel bir deneyime dönüştürüyor. Sema Güral Sürmeli sadece hazırladığı sofralarla hikaye yazmakla kalmıyor öyle ki elinin lezzetini kelimelerinin gücüyle birleştirerek yazdığı "Sema Güral Sürmeli ile Kütahya Porselen'den Lezzet Dolu Tabaklar" isimli bir yemek kitabı var. Yazmayı çok seven Sürmeli, son günlerde ise babası Nafi Güral'ın biyografisini kaleme alıyor, annesi için ise ''Annem Dediydi Dersin'' isimli bir kitap yazmayı düşünüyor. Bir diğer yandan sanata olan ilgisini de her daim canlı tutan Sürmeli'nin şimdiye kadar düzenlediği 4 sergisi bulunuyor. 18 ve 24 yaşında iki erkek çocuğu olan Sürmeli'nin çocukları da sanatla iç içeler. Öyle ki Sema Güral Sürmeli, onları hep atölyesinde yanı başında tutmuş bu sayede resim yapmayı, çamur hazırlamayı, takı tasarımı yapmayı öğrenmişler. INBUSINESS olarak Sema Güral Sürmeli ile yoğun iş temposunun ötesine geçerek, porselene olan tutkusunun nasıl başladığı, bu tutkusunun hayatını nasıl şekillendirdiği, ilgi alanları ve daha fazlası üzerine konuştuk.
Çocukluk günleriniz nasıldı? O zamanlardaki ilgi alanlarınız bugünkü sizi nasıl şekillendirdi?
Bugünkü meslek hayatımı şekillendiren çocukluk yıllarımdı diyebilirim. Hep söylerim, şanslı insanlardan biriyim. Çünkü çocuklukta en çok keyif aldığım oyunlar, bugün profesyonel yaşamımın merkezinde yer alıyor. Küçük bir çocukken, bahçedeki çamurları kendi hayal gücümle şekillendirir, kuzenimle birlikte yaptığımız kiremit fırında bu küçük tasarımlarımı pişirirdik. Bu oyunlar, o dönem bir eğlence gibi görünse de, aslında beni bugünlere hazırlayan ilk adımlardı. Çocukluğumun büyük bir kısmı Kütahya Porselen fabrikalarında geçti. O dönemde edindiğim tecrübe, vizyon ve hayal gücü, bugün hala bana rehberlik ediyor
Bildiğimiz kadarıyla sizin işiniz ve yaşadığınız yer farklı şehirlerde. Peki bir gününüz nasıl geçiyor?
İş tempom oldukça yoğun ve dinamik. Kütahya'da çalışıyor, Eskişehir'de yaşıyorum. Sabahın erken saatlerinde iş başında olur, gün boyunca fabrikada aktif bir şekilde arkadaşlarım ile birlikte çalışırım. Fuar dönemleri ise ayrı bir heyecan bizler için. Fuara hazırlık sürecinden itibaren, stant kurulumunda da bizzat sahada yer alırım. Eşofmanlarımla başladığım bu süreç, stant tamamlandığında yerini abiye elbiselere ve yüksek topuklara bırakır. Sahne arkasında başlayan emek, sahne önünde gurura dönüşür. Çalışma arkadaşlarım ve ben saatlere, günlere ya da zamana takılmadan, her fırsatı değerlendirerek çalışırız. Yurt dışından gelip doğrudan toplantıya katıldığım, bir haftada 2-3 kez İstanbul'a gidip döndüğüm zamanlar çok sık olur. Ancak yoğun iş tempoma rağmen sosyal yaşantımı ihmal etmemeye özen gösteriyorum. Ailemi ve büyüklerimi ziyaret etmek, dostlarımla kahve içmek, konsere tiyatroya gitmek, özel günleri ailemle doyasıya kutlamak benim için büyük bir öncelik. İşin temposu ne kadar yoğun olursa olsun, hayata dokunan anların değerini koruyarak yaşamayı önemsiyorum.
Çocuklarınızdan bahseder misiniz? Onlarla nasıl zaman geçiriyorsunuz?
Çocuklarım bu hayatta sahip olduğum en önemli şansım. Biri 24, diğeri 18 yaşında. Oğullarım bu güne kadar beni hiçbir konuda endişeye düşürecek bir şey yapmamakla beraber, her daim gururlandırdılar.
Sanatla iç içe olan biri olarak çocuklarınızın sanata karşı nasıl bir eğilimleri var?
Benimle birlikte sürekli sanatın içindeler. Onları hep atölyemde yanı başımda tuttum. Benimle resim yapmayı, çamur hazırlamayı, takı tasarımı yapmayı öğrendiler. Özellikle büyük oğlumun eli çok yatkın.
Yaptığınız eserleri sergiliyorsunuz da. Şimdiye kadar kaç sergi düzenlediniz?
2013 yılında Kuruçeşme Nicol'de "Geçmişe Hasret, Geleceğe Özlem" ( Osmanlı döneminde kullanılan her objenin porselen hali) sergisi, ardından 2014'te Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun'da açtığım "Camdaki Hazine", 2022 senesinde Özel Gülsüm Güral Müzesi'nde Kadınlar Günü için "Maskesiz Yüzler", 2022'de ise NG Enjoy'da "Gelecek Birlikte Mümkün" olmak üzere 4 sergi düzenledim. Ayrıca Kütahya Porselen adına kadınlar, doğa ve özel günler için proje olarak hazırladığım koleksiyonlarım oluyor. Bunlar tüketici ile de buluşan porselenler. Sergilerimdeki parçaları satışa sunmuyorum. Onlar bende koleksiyon olarak kalıyor.
Bu yoğun tempoda evde vakit geçirebiliyor musunuz?
Yoğun tempoda çalışan biri olarak, evde zaman geçirebilmek benim için gerçek bir lüks. Ancak, evde olmak büyük bir mutluluk. Çünkü tüm konfor alanımı kendim belirleyebiliyorum. Resim yapmak, yazı yazmak ve porselen tasarlamak en güzel yanı evde olmanın. Aynı zamanda Babam Nafi Güral'ın biyografisini kaleme alıyorum. Bu benim için hem yaratıcı bir süreç hem de kişisel bir anlam taşıyor. Ancak böylesine duayen birisinin kitabını yazmaya kalkışmanın delilik olduğunu da söylemem gerekiyor.
Sizin yazdığınız bir kitap daha var bildiğim kadarıyla?
Yazmak benim için bir tutku. Şiir yazmak ve besteler yapmak, bana özel ve anlamlı anlar sunuyor. Benim mutfakla aram çocukluğumdan beri çok iyidir. Bu ilgim bana, herkesin elinin altında bulunan malzemelerle, tek başına kolaylıkla yapabileceği tarifleri içeren bir kitap hazırlamam konusunda ilham verdi. "Sema Güral Sürmeli ile Kütahya Porselen'den Lezzet Dolu Tabaklar" adlı yemek kitabım bu şekilde ortaya çıktı. Annem için de bir kitap yazmayı istiyorum. Kitabın adı bile belli; Annem Dediydi Dersin.
O zaman güzel yemek yaptığınızı söyleyebiliriz. Peki misafir ağırlamayı sever misiniz?
Yemeklerimin çok lezzetli olduğu söyleniyor ama bu tempoda her zaman yapamıyorum. Misafir ağırlamaktan ise ayrı bir keyif alıyorum. Misafirlerime ikram edeceğim yemeklerin tamamı benim elimden çıkar. Böyle zamanlarda dışarıdan hizmet almayı tercih etmem. Bana ancak bulaşık yıkama, mutfağı toplama konusunda destek verebilirler. Davetlerimde farklı ve yaratıcı temalarla masalar hazırlamayı seviyorum. Hiçbir zaman sıradan bir sofra istemem; her masada bir hikaye olmalı. Bu tür organizasyonları yılda birkaç kez yaparak, sevdiklerimi ağırlamak beni mutlu eder.
"Aslında hayata dair birçok şeyi annemden, iş dünyasına dair deneyimlerimi ise babamdan öğrendim diyebilirim."
Sürmeli'nin çocukları da onunla birlikte resim yapmayı, çamur hazırlamayı öğrenmiş.
KISA KISA
Türkiye'de en sevdiğiniz şehir? 81 ili de seviyorum.
Yurt dışında en sevdiğiniz şehir? Prag
Çocukken en sevdiğiniz yemek?
Makarna. Hala en sevdiğim yemek ama ben yapmalıyım.
Tekrar tekrar izlediğiniz bir film? Unutursam Fısılda
Gece yolculuğu mu gündüz yolculuğu mu? Kesinlikle gündüz
Yaz sporları mı kış sporları mı? Yaz
Hangi yıllarda yaşamak isterdiniz?
Şimdiki zaman ama geçmiş yılların nezaketi, aile değerleri ve kıyafetleri ile.
Hangi tarz şarkılar dinlersiniz?
Beni dinlendiren, yormayan müzikleri tercih ederim.