İGA CEO'SU KADRİ SAMSUNLU: BİR KERE DEĞİL HEP EN İYİ OLMAK

12:33 - 10.10.2022, Pazartesi

Son 10 yılda havacılıkta yapılan en büyük alt ve üst yapı projesi olan İstanbul Havalimanı’nın başarısı Avrupa havalimanlarındaki personel ve grev kriziyle daha da dikkat çekiyor. 150 milyon yolcu hedefiyle dünya havacılık sektörünün merkezi olma yolundaki İstanbul Havalimanı’nı işleten İGA’nın CEO’su Kadri Samsunlu’nun hedefinde ise bir kez değil hep en iyi olmak var.

Hülya Güler / INBUSINESS

Dünyanın en büyük ha- valimanı olan İstan- bul Havalimanı'nı işleten İGA'nın (İstanbul Grand Airport) CEO'su Kadri Samsunlu ile uzun zamandır bir röportaj yapmayı planlıyorduk. Zira dünya, Türk Hava Yolları'nın (THY) 5 Nisan 2019'daki 'büyük taşınması' ile tam kapasite açılışı gerçekleşen İstanbul Havalimanı'ndan gözünü hiç ayırmadı.

İki yıllık pandemi arası dahil İstanbul Havalimanı bugün hala uluslararası çevrelerin dikkatini çekmeye devam ediyor. Tam sektör pandemi yaralarını saracak diye beklerken, Avrupa havacılık sektöründeki personel sıkıntısı ve grevler, 2022 yaz sezonuna damga vurdu. 2020-21'in ürküten boş terminal görüntülerinin yerini, bu kez saatlerce beklemek zorunda kalan öfkeli yolcuların videoları aldı. Ve işte böyle bir ortamda dört yıla yaklaşan faaliyet süresi içinde 50-100 yıla sığan stres testlerini geçen İstanbul Havalimanı'nın performansı daha da öne çıktı.

Tüm bu yaşananları ve Türkiye'nin bu süreçleri nasıl yönettiğini konuşmak üzere Kadri Samsunlu ile randevulaştık. Havalimanının içindeki fine dining restoranlarından birinde ekibiyle birlikte Samsunlu'yu beklerken, kendisinin biraz gecikeceği bilgisi geldi. Bu da bize terminali biraz daha gezme ve gözlem yapma fırsatı sundu. Her şeyin hızlı ama müthiş bir ahenk içinde tıkır tıkır işlediği havalimanı oldukça kalabalıktı. Dünyanın her yerinden yolcuların kimi İstanbul'a geliyordu, kimi de transit yolcu olarak bir sonraki uçuşunu yakalama telaşı içindeydi. Biz tam bu renkli dünyaya dalmışken CEO Samsunlu da bize katıldı. Geç kalma gerekçesi ise heyecan vericiydi. Meğer Samsunlu'nun, Avrupa'nın en büyük düşük bütçeli havayollarından biri olan WizzAir'in Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su ile toplantısı uzamış. Tabii ki sohbetimiz WizzAir'in İstanbul Havalimanı'na uçmaya başlama ihtimalinin ne anlama geldiği ile başladı.

Samsunlu, bir hedefi daha gerçekleştirmeye yaklaşmanın rahatlığıyla, "WizzAir çok büyük bir hava yolu. Oluşturacağı hacmin İstanbul'a ve Türkiye turizmine anlamlı bir katkısı olacak. Avrupa'daki havalimanları normalleşme sıkıntıları yaşarken, biz önemli bir mesafe alacağız, anlamı bu" dedi. Şimdiden aylık bazda 2019 rakamlarını yakalayarak Avrupa'nın en hızlı normalleşen İstanbul Havalimanı'nın tepe yöneticisi Samsunlu ile söyleşimizde tek flaş haber bu değildi. Havalimanında inşaatına başladıkları iki yeni otelden tutun, karla mücadele imkanlarının genişletilmesine, çevre ülkelere yaptıkları know how transferinden, 150 milyon yolcu ağırlayan ve bir kez değil dünyanın hep en iyi havalimanı olma stratejisinin kilometre taşlarına kadar pek çok gelişmeden söz eden Samsunlu, tüm sorularımıza her zamanki gibi içtenlikle cevap verdi.

-Türkiye'nin zafer anıtlarından biri olarak nitelenen İGA'nın tepe yöneticisi olmak, büyük bir kariyer fırsatı ve bir anlamda da büyük meydan okuma. Hayatınızı değiştiren bu önemli kararı, nasıl aldınız?

Havacılık sektöründe yönetim kurulu üyeliği, denetim kurulu üyeliği gibi pozisyonlar dışında görev almadığım için bu benden daha çok İGA İstanbul Havalimanı'nın kurucularının aldığı önemli bir karar diyebilirim. O dönem çok önemli bir şirket birleşmesi (Merger&Acquisition, M&A) sürecini yönetiyordum. Ayrıca o dönemde bir iş arayışım da yoktu. Ramazan ayıydı, Haziran 2017'de Cemal (Kalyoncu) Bey'in beni aramasıyla böyle bir konudan haberdar oldum.

-Daha önceden tanışıyor muydunuz?

Cemal Bey ile 2003'te tanışmıştım. Ama onun dışında yönetim kurulu üyelerimizi daha önceden tanıdığımı söyleyemem. İlk kez 2017 Temmuz ayı içinde kendileriyle tanıştım ve bana iş teklif ettiler. Şimdi bakınca benimle ilgili çok çeşitli kaynaklardan gerekli incelemeyi yaptıklarını ve karar verdiklerini anlıyorum.

-Teklifi duyunca ne hissettiniz?

Şaşkınlık... Cemal Bey, Mehmet Bey (Cengiz) ile diğer yönetim kurulu üyelerimizin benimle oturup hoşbeş etmeyeceklerini, öyle bir vakitleri olmadığını biliyordum. Bana bir iş teklif edeceklerini tahmin ediyordum. Tabii ilk reaksiyonum gurur duyduğumu söylemek oldu. Türkiye'nin en büyük projesi. Sektörü 'Biliyorum diyemem ama tanıyorum' diyebildim.

-Sonra ne oldu, hemen kabul ettiniz mi?

Projeyi ve beklentilerini onlardan dinledikten sonra düşüneceğimi söyledim. Ancak böylesine büyük bir projenin başına geçip bunu hayata geçirme şansını çok az kişinin yakalayabileceğini bildiğim için de geniş bir SWOT analizi yapmadım. Bu projenin ülkeye olan katkısına inandığım, büyük bir operasyonu önce oluşturmak sonra yönetmenin de kariyerim açısından çok önemli fırsatlar yarattığını düşündüğüm için kabul ettim.

-İşe başladığınızda yaşadığınız en büyük zorluk neydi?

Benim adaptasyon yeteneğim iyidir. Öyle hemen 'tak çalıştır' tarzı işe girmem. Önce belli bir süre işi gözlemlerim, dinamikleri anlarım, işin ihtiyaçlarını belirlerim. İşin hedeflerine gitmesi için eksik gedik ne var, neleri düzeltebilirsek daha hızlı sonuca gidebiliriz şeklinde hep plan oluşturarak çalışırım. Ancak burayı aylarca gözlemleme şansım yoktu. Yönetimle ilgili kafamdaki birkaç husus dışında burada ne yapılacağı ile ilgili bir planla işe başlamadım açıkçası. En büyük zorluk zamanla yarıştı diyebilirim. Önceki işimden 15 Eylül 2017'de ayrıldım, 18 Eylül'de İGA'da işe başladım. Buraya geldiğimde de olabilecek en kısa sürede bir fotoğraf çektim. O çerçevede de kendi kafamda bir oyun planı yaptım.

-Nasıl bir oyun planıydı?

O oyun planı içinde de çok akıllıca, çok sakince ve her gün küçük hedefleri tamamlayarak yola çıktım. Niye? Çünkü o zaman buradaki yönetişim matriksi çok büyüktü. Bir tarafta beş kurucu ortak vardı. Devlet var, bakanlık var, devlet kurumları var, bankalar var. Bu tarafta da şirketin hedefleri, operasyonu ayağa kaldırmak için ihtiyaç duyulan elementler, devam eden bir inşaat süreci vardı. Bütün bu operasyonun her adımını gerçekleştirirken tüm karar vericilerle uyumlu bir şekilde çalışılması gerekiyordu. Kolay bir şey değil, bu uyum bugün de geçerli.

-İşe başladınız, fotoğrafı çektiniz ve küçük küçük hedeflere ilerlediniz. Peki bugün pandemi sonrası Avrupa'nın en hızlı toparlanan yani normalleşmede en iyi performansı gösteren havalimanı nasıl oldunuz, stratejinizi biraz anlatır mısınız?

Buraya geldiğimde 80 kişi vardı şirkette. 13 bin kişilik bir operasyona çıkarmak gerekiyordu. Birincisi bu, ikincisi duty free ve yiyecek&içecek alanları gibi önemli ticari anlaşmalar yapılmıştı ancak onun yanında reklam alanları, kiralık alanlar, otel, lounge gibi ticari hususların geliştirilmesine, operasyonun planlanmasına ve açılış sonrası bakım onarım fonksiyonlarının oluşturulmasına devam edilmesi, yüzlerce kontratın yapılması öncelikli ihtiyaçtı. Bundan da önemlisi ekibe katılacak insanları bu projeye inandırmak gerekiyordu. THY dahil, havayolları ile sözleşmelerin imzalanması, parça parça yüzlerce konunun tamamlanması ve havalimanının 29 Ekim 2018'e hazır ol- ması sağlanmalıydı. Bütün bunları bir yandan yürütüyorduk ama bir yandan da diğer unsurların bu hazırlığa nasıl reaksiyon gösterecekleri önemliydi. Örneğin inşaat zamanında bitecek miydi? Biten inşaatın içinde işler yürüyecek miydi?

-Bu kadar soru işareti normal mi, sebebi neydi?

Dünyada bu skalada bir havalimanı, değil 42 ayda 10 yıl- da bitmez, bundan dolayı bizim inşa edilen havalimanını test etme, içini dışını detaylı bir şekilde görme şansımız çok olmadı. Ancak son iki ayda gerekli testleri yaptık. Sadece iki kez test yaptık. Önce bin sonra üç bin yolcu ile check-in yapıp uçağa binme süreçlerini test ettik. Peki, bir havalimanındaki operasyon bu kadar mı? Elbette hayır, havalandırma çalışacak mı, enerjide kesinti olacak mı, bagaj bantları bin kişinin değil bugün olduğu gibi 240 bin kişinin bavulunu taşıyabilecek mi? Uçakların indiği anda taksiden köprüye gelene kadar kule, biz, hava yolu şirketleri ve yer hizmetleri ile uyumlu çalışabilecek miyiz? Biz bunların hepsini 29 Ekim 2018'den sonra gerçek anlamda görebildik. Burada İGA olarak bizim, DHMİ'nin, THY'nin, hem devlet ve ilgili bakanlıkların, SGHM'nin, bankaların yani paydaşların tümünün koordineli çalışması sonucunda bu havalimanı açılabildi.

-Açılıştan bugüne gelişinizi nasıl özetlerdiniz?

Bizim tam kapasite açılışımız olan 6 Nisan 2019'dan, 11 Mart 2020'de dünyada Covid-19'un pandemi olarak kabul edilmesine kadar geçen sürede; 64 milyon yolcuya ev sahipliği yaptık. 400 binden fazla uçak iniş ve kalkış gerçekleştirdi. Bu süreçte yolcu trafiğini engelleyecek hiçbir problemle karşılaşmadık. Ancak havacılık sektörünü vuran pandemi bizim için çok büyük bir sürpriz oldu.

-Bir siyah kuğu olarak görülen pandemi dönemini sizin gözünüzden dinleyelim mi?

Havacılık sektörü krizlere dirençli bir sektördür. 11 Eylül, 2008 finansal krizi gibi olağanüstü dönemlerde yüz- de 5-10 küçüldüyse sonraki yıl hemen sıçrama yapıp arayı kapatan bir sektördür. Ama pandemi bunların hepsini yıktı. Daha önce sektörün yüzde 65 küçüldüğünü hiç görmedik. Biz de herkes gibi ilk refleks olarak çalışanlarımızın sağlığına, pandemi ortamında nasıl operasyon kurgusu gerektiğine, devam eden yatırımlarımıza ve maliyet kontrolüne odaklandık. Hemen havalimanının işlemesini sağlamak için gerekli tüm tedbirleri aldık.

Örneğin ACI'dan (Uluslararası Havalimanları Konseyi) sağlık sertifikası alan ilk havalimanıyız dünyada. Uluslararası kuruluşlar ve havayollarıyla diyaloğu hiç bırakmadık. O dönem bu havalimanı tahliye uçuşları haricinde sadece ve sadece iki ay kapalı kaldı. 1 Haziran 2020'de iç hatlarla başladık sonra yavaş yavaş açıldık. 2020'de Avrupa'nın en dirençli havalimanı olduk. 2020'de yolcu sayısında birinci olduk, 2021'de yine birinci olduk ve şu ana kadarki verilere bakılırsa 2022'de de birinci olacağız. Bu süreci hiçbir parçamız bizden kopmayacak şekilde yönettik. Burada yüzlerce kiracı var ve biz pandemi döneminde sadece 11 kiracı kaybettik. Bu süreçte ayrıca üçüncü pist yatırımımızı da tamamlamayı ihmal etmedik.

-Avrupa'da havacılıkta ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bizde işler nasıl gidiyor?

Bizde nasıl gittiğini tek kelime ile söylemek gerekirse; şükür. Neden çünkü iki sene önce bugün, bu havalimanında günde 30 uçuş yapılıyordu. Şu an bu havalimanında günde bin 300 uçuş yapılıyor. Günlük 2-3 bin yolcu uçarken, şu anda 220-240 bin arasında yolcu uçuyor. Dünyaya baktığım zaman en iyi durumda olan biziz.

-Bu başarıyı neye borçlusunuz?

Türkiye'de pandemi sürecinde hükümetin istihdamı korumaya yönelik aldığı önlemler ve verdiği destekler bugün havacılık sektörünü Avrupa'dan daha iyi bir noktaya getiren en önemli etken. Bir kere bunun altını çizmemiz lazım. Ne biz, ne THY, ne de yer hizmetleri şirketleri kimseyi işten çıkarmadık. Şimdi Avrupa'da bu sıkıntı yaşanıyor. İkincisi Türk devleti pandemide soğukkanlı olmayı başardı. Tüm bakanlıklar, tüm kurumlar sağlıktan ulaştırmaya, turizmden ticaret bakanlığına kadar devletin tüm birimleri pandemiyi anlık takip edip, bu ülkeyi açık tuttu. Bu yıl gelen turizm rekorlarında da bunun payı var. Çünkü turizmciler o dönemde ülkenin açık olması sonucunda gelen can suyu ile ayakta kaldı. Böylece turizm sektörü de bugün servis ekonomisinin gerektirdiği istihdamı koruyabildi. Gidin Avrupa'ya havalimanlarının durumu ortada, gidin otellerine hepsinde bir problem var, yakın zamanda da çözülecek gibi görünmüyor. Avrupa'da her yerde bir insan kaynağı problemi var. İlk havalimanlarını gördük, yaşananları saklayamıyorsunuz çünkü havalimanları dünyanın gözü önünde. Üçüncü faktör THY'nin başarısı. Kasım 2021'e kadar Avrupa'dan Amerika kıtasına pandemi süresince uçabilen tek hava yolu THY idi, tüm kıtalarda uçulması mümkün olan her noktaya uçtular. Bir de kargoda büyük gelir sağladı.

-İstanbul Havalimanı'nın uluslararası alandaki algısı nasıl?

Bence çok iyi. İstanbul Havalimanı ile ilgili şunu söyleyeyim. Biz son 10 yılda dünyada yapılmış en büyük havacılık altyapı ve üst yapı projesiyiz. Dünyanın en büyük terminalini yapıyorsunuz, bir havalimanını kapatıyorsunuz; bu, dünyada daha önce sadece dört ya da beş kere yapılmış. Bir gecede binlerce aracı taşıyorsunuz. Ben Türkiye'nin bu operasyonu gerçekleştirmesine herkesin imrendiğini biliyorum. Bizi yakından takip ettiklerini görüyorum. 2022'de Dünya Havalimanları Konseyi, Skytrax, Conde Nast Traveler, Travel & Leisure, Global Traveler, Apex bunun gibi bütün kuruluşlardan çok çeşitli ödüller aldık. Bunların hepsini sektördeki en üst düzey karar vericiler ya da kullanıcılar veriyor. Biz İGA olarak bu kurumlardan, bu ödülleri aldıysak imajımız ortada demektir. İGA'nın CEO'su ve üst yönetimi dünyadaki tüm havacılık ile ilgili konferanslara çağırılıyorsa, demek ki insanlar ne söyleyeceğimizi merak ediyor. Ayrıca İGA'nın CEO'su olarak ACI'ın yönetim kuruluna davet edildiysem ve ardından Avrupa'yı temsilen ACI World'ün yönetiminde yer alıyorsak bunlar İstanbul Havalimanı'nın uluslararası konumunu gösteriyor. ACI World'de Avrupa'yı temsil eden ancak AB üyesi olmayan ve yerli sahiplik yapısına hakim tek üye biziz.

-Dünyanın en büyük havalimanı olma iddiasındasınız. Bu konuda kimlerle rekabet ediyorsunuz?

Biz elbette tüm dünya ile rekabet ediyoruz. Ancak şu anda birinci rekabetimiz Körfez ülkeleri; Dubai ve Katar. Bu konuda turizm ülkesi olmamız ve iç pazarımızın büyüklüğü ile her türlü öne geçiyoruz. Turizm ülkesi olarak baktığımızda; İstanbul mu, Dubai mi, Doha mı? Her durumda İstanbul geçer. 85 milyon nüfusun yarattığı iç talep, turizm potansiyeli, lokasyon, kapasite büyüklüğü ve insan kaynağı, bu beş başlıkta da Körfez ülkelerine kıyasla biz avantajlıyız. Gelelim Avrupa'ya. Heathrow Havalimanı 20 yıldır 'üçüncü pisti yapalım mı yapmayalım mı'yı tartışıyor. Frankfurt ek pisti 12 yılda tamamlandı. Amsterdam Schipol Havalimanı'nın terminal ihalesi sürekli erteleniyor. Dolayısıyla hem Avrupa hem de Körfez ülkeleri açısından liderliğe giden yolda avantaj bizde. Biz bunları doğru yönettiğimiz sürece rekabette öne geçeriz.

-İstanbul Havalimanı ile ilgili gece uykunuzu ne kaçırıyor?

Devlet bu havalimanını çok sahiplenmiş durumda, tüm ülkenin göz bebeğiyiz. Türkiye'nin jeopolitik konumu havacılık sektöründe bize büyük bir avantaj sağlıyor olsa da bölgenin dinamikleri ve oluşabilecek riskler ihtimal dahilinde bulundurulduğunda, bu durumun bir dezavantaja dönüşebileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Eğer bir riskten bahsetmek gerekirse, sadece Türkiye'de değil tüm dünyada yükselen enflasyonun havacılık sektörü için uzun vadede risk oluşturabileceğini söylerdim. Biz enflasyonla yaşamayı biliyoruz. Fakat dünyada bunu hiç yaşamayan çok ülke var. Tüketici güven endeksleri aşağıya geliyor ve eğer gelişmiş ülkelerde hane halkı, gelirinin gerilemesiyle panikler ve seyahat etmekten vazgeçerse bu da havacılık sektörünü hızla etkileyecek bir konu.

-Türkiye ile ilgili riskler neler?

Kendi ülkemle ilgili bir sıkıntım yok.

-Türkiye'deki enflasyon ortamı ve alım gücünün düşmesi sizi düşündürmüyor mu?

Türkiye'de dövizde oynaklık arttığı dönemlerde outbound dediğimiz yurt dışına yönelik trafik azalabilir ancak inbound olarak adlandırdığımız yurt dışından gelen trafik de artış yaşanır, yani birbirini dengelerler. Vatandaş yurtdışına gitmez yurt içinde seyahat eder. Bugün İstanbul'da otellerde yer olmadığını belirtmek isterim.

-Şirketin yükümlülüklerini yerine getirme konusunda bir risk görüyor musunuz?

Buna cevabım çok net, bizden kaynaklı bir risk görmüyorum. Ama havacılığın dışında nedenlerle havacılığın hacminde bir düşüş olursa pandemi döneminde olduğu gibi o zaman sıkıntı olabilir. Normalleşmiş bir havacılık sektöründe öngördüğümüz büyümelere yakın bir büyüme gerçekleşmesi durumunda İstanbul Havalimanı'nın bankalar ve devlete karşı yükümlülüklerini yerine getirme konusunda hiç bir sıkıntısı olmayacak.

-Bu yıl kirayı ödeyecek misiniz?

Pandeminin kaybettirdiği yıllık rakamlara ulaşmamıza az kaldı. Bu yıl olmasa da 2023'te ödemeye başlayacağımıza inanıyorum.

-Peki İGA'nın ortakları niye ayrıldı?

Tamamen ticari bir konu. Tek cevap bu, herhangi bir anlaşmazlık yok. Çıkan ortaklar başka projelerde beraber iş yapmaya devam ediyorlar.

-Başta İstanbul Havalimanı olmak üzere Yap İşlet Devret (YİD) projelerine yönelik ciddi eleştiriler var. İşin içinde biri olarak sizin değerlendirmeniz nedir?

İstanbul Havalimanı, İzmir-İstanbul Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu gibi tüm YİD projeleri Türkiye'nin rekabet gücünü artırmıştır. Bu apaçık bir gerçektir. Türkiye ekonomisi için önem taşıyan bir rotayı iki şeritli ve içinden kaç kasabadan, kaç trafik lambasında bekleyerek geçtiğinizin belli olmadığı bir yola emanet edebilir misiniz? Bugün İstanbul, Bursa, Sakarya, Kocaeli birleşmiştir artık. YİD projelerine uzun vadede bakmak lazım. Bugün gelir olarak 10 yaparsınız ama 10 yıl sonra 80 yaparsınız ve ortalamasını aldığınızda devlet garantisinin kat kat üstünde para kazandığınızı görürsünüz. Ben birkaç yılda kar eden bir altyapı yatırımı bilmiyorum. İstanbul Havalimanı 10 küsur sene içinde, inşallah, yatırım maliyetini finanse etmiş olacak ve ondan sonra da kalan sürede kurucular için bir değer yaratacak. Ve sonra bu yatırım devletin olacak. Uzun vadeye bakıp devlete yükü var mı konusuna böyle bakmak lazım. Benim görüşüm, YİD modeli doğru bir finansman ve yönetim modelidir.

-Şu an buraya kaç hava yolu uçuyor, bu sayıyı artırmak için neler yapıyorsunuz?

Bu konuda bir hedef yok bütün hava yolları bizim hedefimiz. Şu an 21'i yeni olmak üzere 71 hava yolu uçuyor buraya. 11'i yeni toplamda 17 kargo hava yolu şirketi de operasyonlarını sürdürüyor. Vietnam'dan Tayland'a Moğolistan'dan Kanada'ya, Amerikan Hava Yolları dahil her yerde Türkiye'yi anlattık. Son olarak WizzAir ile daha bugün en üst seviye katılımla bir toplantı gerçekleştirdik ve önümüzde ne gibi fırsatlar olabileceğini değerlendirdik. Havalimanı olarak hava yollarını Türkiye'ye çağırıyoruz. Tüm konferanslara katılıyoruz. Eğitim konusunda uluslararası iş birlikleri kuruyoruz.

-Ne tür iş birlikleri, biraz açabilir misiniz?

ACI ve IATA ile eğitim iş birliği yapıyoruz. Güney Kore, Danimarka ve Çin'de kendimize kardeş havalimanları edindik. Çalışan değişim programlarına başlıyoruz. İGA İstanbul Havalimanı Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcımız İsmail Hakkı Polat, Eurocontrol'ün hava sahası optimizasyon komitesinde görev alıyor. İstanbul Havalimanı, 150 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyük havalimanı olmanın yanı sıra bu tür eğitim ve deneyim imkânlarıyla da bir havacılık okulu olma yolunda.

-İstanbul Havalimanı için hedefleriniz neler?

Her anlamda liderliği hedefliyoruz ve buna hazırız. Yolcu kapasitesinde 25 yıl içinde 150 milyona ulaşacağımızı görebiliyorum. Biz imtiyaz süresi bitmeden bu 150 milyonluk yolcu kapasitesini kullanacağız. Kapasitenin yanında en büyük hedefimiz İstanbul Havalimanı için her zaman dünyanın en iyilerinden biri dedirtmek. Bir kere değil her zaman en iyi havalimanı dedirtmek istiyoruz. Kullanıcı deneyimi açısından en iyi olmayı kast ediyorum. Yolcu sayısında zaten olduk, her zaman oluruz.

TARİHÇE VE ORTAKLIK YAPISI

-Kalyon-Cengiz-MAPA-Limak-Kolin Ortak Girişim Grubu, İstanbul Havalimanı'nın inşa edilmesi ve işletme hakkı için Mayıs 2013'te gerçekleştirilen ihaleyi kazandı.

-İhaleyi kazanan konsorsiyum, dünyanın en büyük havalimanını Türkiye'ye kazandırmak üzere 7 Ekim 2013'te İstanbul Grand Airport'u (İGA) kurdu.

-İGA Havalimanı İşletmesi A.Ş. olarak, İstanbul Havalimanı'nın inşaatını 42 ayda tamamlayarak 29 Ekim 2018'de faaliyete açtı.

-25 yıl süreyle işletmek amacıyla faaliyetlerini sürdüren İGA'nın 2022 itibarıyla ortaklık yapısı şöyle: Yüzde 55 Kalyon Havacılık ve İnşaat A.Ş., yüzde 45 Cengiz İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.

-Şehir merkezinden 35 kilometre mesafede olan İstanbul Havalimanı'nın inşaatı, dört fazda tamamlanacak şekilde planlandı. Birinci faz kapsamında, üç pist ve 90 milyon yolcu kapasiteli terminal binası şu an hizmet veriyor.

-Tüm fazları tamamlandığında İstanbul Havalimanı, yıllık 200 milyon yolcu kapasitesiyle 500'den fazla destinasyona uçuş imkanı sunacak.

İSTANBUL HAVALİMANI'NI REKABETTE ÖNE GEÇİREN 7 AVANTAJ

1- LOKASYON: İstanbul'un çok güzel bir lokasyon avantajı var. Bizim dört saatte ulaşabildiğimiz 67 ülke var. Avrupa, Asya ve Afrika arasında en güzel konumda kim var derseniz, biz varız.

2- TURİZM: Biz bir turizm ülkesiyiz. Dünyanın en büyük 6'ncı turizm destinasyonuyuz ve bu ülkenin en büyük giriş kapısı biziz. Türkiye turizmde büyümeye devam edecek.

3- İÇ PAZAR: Türkiye 85 milyonluk, zenginleşen bir ülke. Bu iç talep demek.

4- İNSAN KAYNAĞI: Bir iki istisna hariç bütün operasyonlarımızda Türkler çalışıyor. Bu dördüncü avantajımız.

5- KAPASİTE: Dünyanın kapasite problemi olmayan nadir havalimanlarından biriyiz. Küresel aktarma merkezi olarak bu konuda tekiz. Biz bu terminalde bugün 90 milyon yolcuyu ağırlayabiliriz. Şu anda günlük 2 bin 800 uçuşu yönetebilecek kapasitedeyiz.

6- THY: En önemli kalem de THY. Filo yapısı, maliyet yönetimi, kargodaki büyümesi, yeni uçuş noktaları açma konusundaki kararlılığı ile İstanbul lokasyonundan dünya havacılığının evrildiği yerlere çok hızlı atak yapıyor. THY'nin filosu ağırlıklı olarak dar gövdeli. Körfez'de geniş gövdeli uçaklar daha çok ve bu yüzden doldurmakta zorlanıyorlar. Avrupa'da ise uçaklar daha çok kısa mesafe uçuyor. Buna bir de fly shame (uçmaktan utanıyorum) akımıyla insanların daha çok trenlere yönelmesini eklersek avantaj yine bize dönüyor.

7- MALİYET: Bence bir diğer avantaj da şu, bugün eğer böyle bir havalimanını yapmaya kalkarsanız her şeyin maliyeti iki kat arttı, buyurun yapın. Biz bu havalimanını ve diğer Yap-İşlet-Devret modeli projelerinin tümünü dünyada faizlerin sıfır olduğu dönemde yaptık. Bundan sonra dünyada yapılacak yatırımlar artık faizlerin ve maliyetlerin çok yüksek olduğu bir dönemde yapılacak.

BİR YILDA ÜÇ YILLIK EFOR

Havalimanı işletmeciliği bir kurumun himayesinde yapılmıyor, bir sürü parçadan oluşuyor. Bir noktada işletmeci olarak biz çıkıyoruz hava yolu giriyor, o çıkıyor, yer hizmetleri giriyor, yer hizmetleri çıkıyor polis, gümrük giriyor, onlar çıkıyor, göç idaresi giriyor. Bunların her biri beraber çalışırsa, ortak çalışma kültürü oluşturulursa her şey mükemmel işliyor. Fiziki binanın bitmesi sana sahaya çıkma hakkı veriyor ama iyi oynayabilmek için senin takımının olması lazım. Takımı ve taktiği oluşturduk sahada hep beraber uygulayalım dedik, uyguladık. Bütün paydaşlarla beraber burayı ayağa kaldırdığımız anda biz 'tamam bu iş oldu' dedik. Açılışa kadarki süreçte özverili ve azimli çalışmanın boyunu her açıdan ben biliyorum. Bu iş gerçekten bir yılda üç yıllık efor sarf edilerek mümkün oldu.

ALMANLARIN RAHATSIZ OLDUĞU MUHAKKAK

Kusursuz bir operasyon süreci yönettiğimiz bu döneme herkes gıpta ederek bakıyor. 20 yıl önce havacılıkta esamesi okunmayan bir ülkenin bugün çok düzgün bir süreç yönetmesini kıskanmıyorlarsa bile rahatsız oldukları muhakkak. 20 yıl önce Türkiye'de toplam yolcu trafiği 35 milyon iken şimdi nerdeyse 6-7 katına çıktıysa bu bir konudur. Rekabet açısından tabii ki rahatsız olmuşlardır. Altyapı olarak baktığınızda bizim havalimanımız onların bütün havalimanlarından daha yeni. Kapasitemiz yüzde 50'de çalışıyor. Frankfurt'un kapasitesini artırmak için çok uğraşıyorlar. Berlin'de 12 sene sonra açılan bir havalimanı var. Rekabette Türkiye masaya yumruğunu vuruyor. Kıskanma meselesi işin gırgırı. Ama daha önce senden kısa bir ülkenin büyüyüp senin boyuna gelmesi hatta seni geçmesi gerçeğine vurgu yapmak gerek.

HAVALİMANINA İKİ YENİ OTEL GELİYOR

-Karla mücadele konusunda çok eleştirildiniz. Önümüz kış, kar yağışı sizi endişelendirmiyor mu? Ne tür önlemler aldınız?

Biz doğaya karşı bir iş yapıyoruz. Yağmur, kar, sis, fırtınaya rağmen uçakları indirip kaldırmaya çalışıyoruz. Peki, insan ve ekipmanın doğaya karşı yetersiz olduğu bir anda ne yapabilirsiniz, hiçbir şey. Bizim karla mücadele ekibimizde 500 kişi çalışıyor, 300'den fazla araç ve ekipmanımız var. İstanbul'a 7 saatte 40 santimetre kar yağdı. Yağış hiç ara vermedi ve bu sırada görüş mesafeniz sıfırsa hiçbir şey yapamazsınız. Bırakın 10 saati yarım saat kapalı kalsa bile havalimanını temizleyemezsiniz.. Yenme şansımız var mıydı, bence yoktu. Çünkü görüş mesafesi yoktu. Görüş mesafen olsa belki bir şey yapılabilirdi ama göremediğiniz yeri gidip temizleyemezsiniz. Biz bu sene hava tarafındaki ekipmanlarımızı geçen yıl yaşadığımız gibi yoğun kar yağışına karşı güçlendirmek için gerekli alımlarımızı yaptık. Otel tarafında sıkıntımız vardı, otel yatırımımız başladı. Terminalin dışında bir otel yapılıyor. Bir de daha önce terminal için- deki ofis katlarımızı boşalttık. Oraya da otel yapıyoruz. Mevcut otel ile birlikte havalimanındaki yatak kapasitemizi 2 bin 500'e çıkarmış olacağız. Otellerin projeleri hazır, inşaata başladık.

BİZE ULAŞIN