Geleceğe Mektuplar: Deniz Sağdıç

12:09 - 13.01.2022, Perşembe

SANATI İNSANA KAVUŞTURMAK…

Deniz Sağdıç - Sanatçı


Sanatın sürdürülebilir olması onu müze, galeri gibi kurumların yüksek ve steril duvarları arasına hapsetmeden yaşamın tam ortasına konumlandırmakla mümkündür.

Görsel sanatçı olarak uzun süredir ürün atıklarını belirli bir formda düzenleyerek bu malzemeleri sanat zemininde yeniden var etmeye çalışıyorum. '

Sürdürülebilir Sanat' olarak tanımladığım bu çalışmalarımı müze, galeri gibi sanatın alışılagelmiş mekanları dışında da sergileyerek sanatın da sürdürülebilir olmasına katkıda bulunmaya çalışıyorum. Sürdürülebilirliğin sanat olması ve sanatın sürdürülebilirliğinin kesiştiği bir dönemi tüm insanlık olarak belki de acı bir biçimde deneyimledik.

2020'nin ilk aylarından itibaren tüm dünyaya hızla yayılan Covid-19 virüsü, tüm yaşam alışkanlıklarımızı derinden etkileyen tedbirlerin alınmasını zorunlu kıldı. Bu tedbirlerin parçası olarak sokağa çıkma kısıtlamaları kapsamında uzunca süre evimiz dışındaki tüm alanlardan uzak durmak zorunda kaldık.

SORGULAMA DÖNEMİ YAŞADIK

Benim de yıllardır çabasını verdiğim, son dönemlerde iklim değişikliği göstergelerine paralel olarak pek çok bilim insanı ve kuruluşun önleyici tedbir olarak önerdiği biçimde tüketim alışkanlıklarımızı sorgulamak zorunda kaldığımız bir dönemden geçtik.

İnsanın temel ihtiyaçları dışındaki neredeyse diğer tüm faaliyetlerin anlamını yitirdiğine hep birlikte şahit olduk. Evet barınmaya, yaşamak için yemeye devam edebiliyorduk ve bunlar bizi hayatta tutabiliyordu. Yaşamak için bunlar yeterliydi ama hala mutlu değildik.

Çünkü bu zor zamanların en zoru da sevdiklerimizi yeterince görememek, onlara sarılamamak, dokunamamak dolayısıyla hayatı onlarla paylaşamamaktı. Acı bir biçimde de olsa yeniden hatırladık ki insan; tükettiği için değil paylaştığı için insandır. Umarım kötü bir biçimde deneyimlerimizi yeniden unutmaz, bu dünyayı doğayla ve diğer tüm canlılarla paylaştığımızı her zaman hatırlarız.

SÜRDÜRÜLEBİLİR SANAT

Öte yandan sadece ailemiz ve dostlarımızla sınırlı kalmadan duygu, düşünce ve hislerimizi paylaşmanın en insani yolu sanattır. Tüm pandemi sürecinde kültür ve sanatın da duraksadığına inandık.

Diğer tüm alanlar gibi kültür ve sanat merkezleri de kapılarına kilit vurmak zorunda kalmıştı. Oysa ki insan olmakla eş anlamlı olan sanata kilit vurulabilir mi?

Eğer sanatı sadece belirli alanlarla sınırlarsak, o alanlar kapılarını kapattığında sanatın da sona erdiğine inanırız. Göbeklitepe'nin bulunduğu coğrafyada yaşayan bizler, sanatın en az yemek, içmek, barınmak kadar temel bir insan ihtiyacı olduğunun en yakın şahitleriyiz. Tarımın keşfinden binlerce yıl önce daha avcı-toplayıcı olan öncül atalarımız, yeme-içmeyi ikinci plana itebilecek bir güdüyle durup, onlarca tonluk kayaları oyarak şekil vermeye karar vermiştir.

Öyleyse sürdürülebilir bir yaşam, aynı zamanda sanatın da sürdürülebilirliğine bağlıdır. Sanatın sürdürülebilir olması onu müze, galeri gibi kurumların yüksek ve steril duvarları arasına hapsetmeden yaşamın tam ortasına konumlandırmakla mümkündür. Sanat asıl yerine, insana o zaman kavuşur ve onunla bir olur. Bu aynı zamanda sadece tüketmeden paylaşmanın da yoludur.

BİZE ULAŞIN