Sağlıkta, 'yapay zeka' devrimi...

05:37 - 02.03.2021, Salı

Pandemi sağlık teknolojilerinde beklentileri 10 yıl öne çekti. Önümüzdeki dönemde yapay zeka ile birleşen mobil teknolojiler sınırları ortadan kaldırarak, uzağı yakın edecek. PhIlIps'in Türkiye CEO'su Haluk Karabatak'a göre, evlerimiz birer hastaneye dönüşecek.

Arzu Kurum / INBUSINESS

Pandeminin gerektirdiği evde izole yaşam ve uzaktan erişim, oyunun kurallarını tamamen değiştirdi. Bireysel ve kurumsal hayatta dijital dönüşümü hızlandırırken, hiç kuşkusuz en büyük değişim sağlık alanında yaşandı. Belki önümüzdeki 10 yıllarda yaygınlaşacak teletıp çözümleri ise artık yavaş yavaş günlük yaşamımızın rutini haline gelmeye başlıyor. En basit tanımıyla uzaktan hasta tanı ve tedavisi anlamına gelen bu teknolojinin önümüzdeki döneme damga vurması bekleniyor. Türkiye'de de artık örneklerine rastlamaya başladığımız bu sistemin; yakın zamanda giyilebilir teknolojilerle birleşerek teşhis ve tedavide yeni bir dönemi başlatacağı öngörülüyor.

YAPAY ZEKA DEVRİMİ BEKLENİYOR

Sağlık teknolojisi çözümleri ile bu alana yön verenlerden Philips'in Türkiye CEO'su Haluk Karabatak, "Şu sıralar beni en çok heyecanlandıran şey; teletıp ile yapay zeka. Bence bu ikisi önümüzdeki 20 yılık süreçte sağlık teknolojilerini dönüştürecek. Teknoloji ile birlikte kendi sağlığımızı yöneteceğiz. Bunun başka bir yansıması da sorumluluk alacak olmamız. Sağlıklı yaşam ve önlem alma ön plana çıkıyor" diyor. Haluk Karabatak'a göre, teletıp ve yapay zeka sayesinde yakın zamanda evlerimiz birer hastaneye dönüşecek. Salgın sürecinde yoğun bakım üniteleri kadar, Covid-19 tanısı konusunda çok sık başvurulan radyoloji görüntüleme birimlerinde de çok ciddi bir yoğunluk yaşandı/yaşanıyor. "Bu süreçte risklerin en büyüğü sağlık profesyonellerinin Covid-19'a yakalanmaları ve aynı anda hizmet bekleyen hastaların olmasıydı. Tüm bu riskleri bertaraf etmek için yapay zeka ile desteklenen çözümler devreye soktuk" diyen Haluk Karabatak, "Yoğun bakım yönetimindeki düzenlemeyi sağlayan sistemler, sağlık hizmetlerine kolayca erişmenize imkan veriyor. Cihazlar, Covid-19'lu hasta ile normal hastayı birbirinden ayırıyor" diye de ekliyor.

ÖNEMLİ OLAN VERİMLİLİK

Karabatak'ın sözünü ettiği; yapay zeka temelli yoğun bakım modelleri (Tele-ICU) ile pandemi döneminde yüksek kaliteli yoğun bakım hizmeti sunulmaya başlandı. Yoğun bakım popülasyonlarının yönetilmesi için geliştirilmiş programlar, hasta yönetimi ve finansal verimlilik noktasında önemli rol oynuyor. Aynı anda yan yana yatan hastalardan hangisinin daha önce müdahaleye ihtiyaç duyduğunu size bu yapay zeka ile desteklenmiş uygulama söylüyor. Teknoloji ile hastanın verilerinden yola çıkılarak, o hastanın ne kadar süre içerisinde, hangi sorunlarla karşılaşabileceği de doktora önceden bildiriliyor. Bu sayede doktor, hangi hastasına, ne zaman ve nasıl bir tedavi vermesi gerektiği noktasında önceden bilgi sahibi olabiliyor. Bu uygulamanın bir başka avantajı ise sağlık profesyonellerinin yoğun bakım ünitesine girme sayısını azaltması. Karabatak, böylece hem hastanın hem de personelin sağlığının korunduğuna dikkat çekiyor.

ÖLÜM ORANINI %26 AZALTIYOR

Uygulama şu anda Amerika, Japonya, İngiltere ve pek çok ülkede kullanılıyor. Sistemin Türkiye'ye gelmesi için görüşmeler devam ediyor. Karabatak, şu anda pandemi ile mücadelede en iyi olan ülkelerin sonuçlarına bakıldığında hepsinin arkasında bu teknolojilerin bulunduğunu söylüyor. Türkiye, bir milyon kişiye düşen yoğun bakım yatak sayısıyla OECD ülkelerinin içerisinde en iyi durumda olanlardan biri. Ancak Karabatak'a göre, bugün yaklaşık 37 bin yoğun bakım yatağı bulunan ülkede, bu sayı tek başına yeterli değil. Bu noktada asıl önemli olanın yönetim konusu olduğuna vurgu yapan Karabatak, "Yoğun bakımlarda en önemli kıstas yatağın ne zaman dolarak, başka bir hasta için ne zaman boşalacağını belirlemekten geçiyor. Bu alanlar hastanelerdeki maliyetlerin yüzde 40'ını oluşturuyor" diyor ve ekliyor: "İstatistiklere göre Tele-ICU, yoğun bakımlardaki ölüm oranını yüzde 26 azaltıyor, yüzde 15 daha hızlı taburcu olma imkanı sağlarken, yüzde 37 daha az hasta transferi olanağı yaratıyor. Böylece yoğun bakımları maliyeti daha düşük operasyonlar haline dönüştürebiliyor" diyor. Şirket ayrıca mobil ultrason teknolojisi üzerinde de çalışıyor. Hatta Sağlık Bakanlığı'na da bu cihazlardan bağışta bulunuldu. Bu sayede Covid-19 takibi daha kolay yapılabiliyor.

TÜRKİYE'Yİ LOJİSTİK MERKEZ YAPACAK

Philips, Türkiye'nin 2023 hedefleri ve sağlıkta dönüşüm stratejileri doğrultusunda başlattığı şehir hastaneleri projelerinde, teknoloji çözüm ortağı olarak faaliyet göstermeye devam etmek istiyor. Şirket, hükümetin gündeminde olan sağlıkta yerlileşme konusuna katkı sağlamayı arzuluyor. Bugün yaklaşık 100'e yakın ülkeye, Türkiye'deki merkezlerinden servis hizmeti veren firma, buradaki operasyonlarını kararlılıkla büyüterek, önümüzdeki dönemde Türkiye'yi lojistik hizmetleri noktasında stratejik bir 'hub'a dönüştürme planları yapıyor.Marka ayrıca her yıl Ar-Ge'ye yaklaşık 2 milyar euro civarında bir yatırım yapıyor.

BİZE ULAŞIN